İSLAM COĞRAFYACILARINDA IRAK BAHİSLERİ

Bu tebliğde, erken dönem İslam coğrafyacılarının eserlerinde geçen Irak bahislerinden bahsedilmeye çalışılacaktır. Bunlar Ya’kûbî, İbn Hurdazbih ve İstahrî’de geçen bahislerdir. Ya’kûbî’de başlı başına bir Irak bahsi söz konusu değildir. Ya’kûbî burada Bağdat ve Samarra’yı kuruluşlarından itibaren anlatarak eserine Irak’tan başlamıştır: “Dünyanın ortası, yeryüzünün göbeği olduğu için Irak’tan, Irak’ın ortasında bulunması ve büyük bir şehir olması nedeniyle Bağdat’tan başladım. Zira, büyüklüğü, genişliği, bayındırlığı, sularının çokluğu, sıhhatli olması ve havasıyla yeryüzünün doğusunda ve batısında bir benzeri yoktur.” sözleriyle bu bölgeye verdiği önemi gösterir. İbn Hurdazbih ise Irak bahsini Sevâd başlığı altında verir: “Fars hükümdarları Irakîn kalbi anlamında Dil-i İranşehr tabirini kullanmışlardır. Sevâd 12 idârî bölgeden oluşur. Bu idârî bölgelerin her birinin bir (merkezî) ili ve 60 kasabası mevcuttur.” sözleriyle konuyu anlatmaya başlar. İstahrî, İslâm dünyasının anlatımı şeklinde tasarladığı eserini 20 bölgeden oluşturmuştur. Bu bölgelerden sekizinci bölgeyi Irak başlığı oluşturur. Irak konusuna şu şekilde giriş yapar: “Irak’ın sınırları şu şekildedir: Uzunluğu, Tikrît sınırından, Fars denizi kıyılarında Abbâdân’a, Bağdâd yakınlarındaki topraklarda Kâdisiyetü’l-Kûfe’den Hulvân’a kadardır. Genişliği, Vâsıt’ta, Vâsıt’tan et-Tîb yakınlarına, Basra’da, Basra’dan Cübbâ sınırlarına kadardır. Burası Tikrit’ten itibaren doğu yönünde Şehrezûr sınırını geçer, Hulvân sınırını, Seyrevân sınırını, Saymera’yı, et-Tîb sınırını, Sûs sınırını geçer ve Cubbâ sınırına varır. Buradan denize ulaşır. Tikrit’ten denize kadar olan bu sınır, yay gibi kıvrılarak batıya doğru döner. Basra’nın arka taraflarından Sevâdü’l-Basra kırsalına/ bâdiye ve bataklıklarına, Vâsıt’a, Sevâdü’l-Kûfe kırsalına/ bâdiye ve bataklıklarına, Fırat’ın arka taraflarından Enbâr’a, Enbâr’dan Dicle ve Fırat arasındaki Tikrit’e varır. Bu şekilde denizden Tikrit’e doğru yine bir yay gibi kıvrılır. İşte bu geniş alan Irak’tır.”

İSLAM COĞRAFYACILARINDA IRAK BAHİSLERİ

Bu tebliğde, erken dönem İslam coğrafyacılarının eserlerinde geçen Irak bahislerinden bahsedilmeye çalışılacaktır. Bunlar Ya’kûbî, İbn Hurdazbih ve İstahrî’de geçen bahislerdir. Ya’kûbî’de başlı başına bir Irak bahsi söz konusu değildir. Ya’kûbî burada Bağdat ve Samarra’yı kuruluşlarından itibaren anlatarak eserine Irak’tan başlamıştır: “Dünyanın ortası, yeryüzünün göbeği olduğu için Irak’tan, Irak’ın ortasında bulunması ve büyük bir şehir olması nedeniyle Bağdat’tan başladım. Zira, büyüklüğü, genişliği, bayındırlığı, sularının çokluğu, sıhhatli olması ve havasıyla yeryüzünün doğusunda ve batısında bir benzeri yoktur.” sözleriyle bu bölgeye verdiği önemi gösterir. İbn Hurdazbih ise Irak bahsini Sevâd başlığı altında verir: “Fars hükümdarları Irakîn kalbi anlamında Dil-i İranşehr tabirini kullanmışlardır. Sevâd 12 idârî bölgeden oluşur. Bu idârî bölgelerin her birinin bir (merkezî) ili ve 60 kasabası mevcuttur.” sözleriyle konuyu anlatmaya başlar. İstahrî, İslâm dünyasının anlatımı şeklinde tasarladığı eserini 20 bölgeden oluşturmuştur. Bu bölgelerden sekizinci bölgeyi Irak başlığı oluşturur. Irak konusuna şu şekilde giriş yapar: “Irak’ın sınırları şu şekildedir: Uzunluğu, Tikrît sınırından, Fars denizi kıyılarında Abbâdân’a, Bağdâd yakınlarındaki topraklarda Kâdisiyetü’l-Kûfe’den Hulvân’a kadardır. Genişliği, Vâsıt’ta, Vâsıt’tan et-Tîb yakınlarına, Basra’da, Basra’dan Cübbâ sınırlarına kadardır. Burası Tikrit’ten itibaren doğu yönünde Şehrezûr sınırını geçer, Hulvân sınırını, Seyrevân sınırını, Saymera’yı, et-Tîb sınırını, Sûs sınırını geçer ve Cubbâ sınırına varır. Buradan denize ulaşır. Tikrit’ten denize kadar olan bu sınır, yay gibi kıvrılarak batıya doğru döner. Basra’nın arka taraflarından Sevâdü’l-Basra kırsalına/ bâdiye ve bataklıklarına, Vâsıt’a, Sevâdü’l-Kûfe kırsalına/ bâdiye ve bataklıklarına, Fırat’ın arka taraflarından Enbâr’a, Enbâr’dan Dicle ve Fırat arasındaki Tikrit’e varır. Bu şekilde denizden Tikrit’e doğru yine bir yay gibi kıvrılır. İşte bu geniş alan Irak’tır.”

___

  • Ağarı, Murat, “Ya’kûbî”, DİA, C: 43, s. 287, Albayrak, Kadir, “Nestûrîlik”, DİA, C: 33, s. 15, Avcı, Casim, “Sugûr”, DİA, C: 37, s. 473
  • Beksaç, A. Engin, “Eyvan”, DİA, C: 12, s. 12, Demirci, Kürşat, “Dahhâk”, DİA, C.: 8, ss. 408-409, Erkal, Mehmet, “Âmil”, DİA, C: 3, s. 58,
  • Erkal, Mehmet, “Arşın”, DİA, C: 3, s. 411, Erkal, Mehmet, “Öşür”, DİA, C: 34, s. 97, Fayda, Mustafa, “Cerîb”, DİA, C: 7, s. 402, Halaçoğlu, Yûsuf, “Fersah”, DİA, C: 12, s. 412
  • Hinz, Walter, İslam'da Ölçü Sistemleri, çev: A. Sevim, İstanbul, 1990, s. 53