Dünyanın tek ve küresel bir varlık haline geldiği ve güçlü bir küreselleşme sürecinin hala devam ettiği düşüncesi, hali hazırda popülerliğini korumaktadır. Fakat bu sadece tek boyutlu bir süreç olarak değerlendirilmemekte, aynı zamanda da belirli hedefleri olan birden fazla aktörün yer aldığı çok boyutlu bir yapıyı da ifade etmektedir. Burada güçlü ulus devletler ve Uluslararası Para Fonu, büyük sanayi ve finans şirketleri gibi kurumların işbirliğine dayanan ekonomik bir boyut olduğu gibi; özellikle çevre, insan hakları, sağlık, yoksulluk ve savaşlarla mücadele alanlarında ortaya çıkan sosyal hareketleri kapsayan, sosyal bir boyutu da içerisine alan geniş bir yapıdan söz edilmektedir. Ekonomik boyut, engellerin azaltıldığı ortak bir ekonomik pazar yaratırken, sosyal boyut küresel hareketliliği ve bu süreçte ortaya çıkan sorunlar için oluşturulan platformları beraberinde getirdi. Bu süreç neticesinde hem eğitimi, hem farkındalığı içerisine alan küresel vatandaşlık olgusu, kişilerin kendilerini sadece yaşadıkları ülkenin değil daha geniş bir topluluğun üyesi yapma hedefini ortaya çıkardı. Bu yüzden de yurttaşı olmak istediğimiz küresel dünyanın hedefleri ve vizyonları bir belirsizliğe mi yol açmakta, yoksa koşullarını ve süreci iyileştirebilmek için bir fırsat mı yaratmaktadır? Bu amaçla çalışma, küresel vatandaşlığı tanımlarken, yurttaşların bu sürece ilişkin katkılarını, fikirlerini, çözüm önerilerini sunacakları aşamaları da açıklamayı hedeflemekte; bu sürecin bir fırsata mı belirsizliğe mi yol açtığını temel değerler çerçevesinde açıklamaktadır.