Uluslararası Çevre Hukukunda Geriye Gidilemezlik İlkesinin Yeri

Devletler, ekonomik problemlerle karşılaştığında çevre mevzuatlarını askıya alabilmektedir. Finansal kaygılar nedeniyle çevre mevzuatlarında gerileme örnekleri gözlemlenebilmektedir. Covid-19, küresel bir salgın halini aldığından beridir yaşanan ekonomik problemlerin de çevre mevzuatlarına etkisi olmuştur. Bu süreçte bazı devletler çevresel izleme gerekliliklerini askıya almış, çevresel karar alma süreçlerinde halkın katılımını kısıtlamış ya da mevzuatta düzenleme altına alınan çevre standartlarını düşürmüştür. Bu noktada çevre hukukunun sağladığı mevcut güvencelerin zayıflatılmasını engellemek için uluslararası çevre hukukunda geriye gidilemezlik ilkesi göz önüne alınabilir. Nitekim geriye gidilemezlik ilkesi, çevresel bozulmaya yol açan veya çevrenin korunmasına ilişkin mevzuatın zayıflamasına neden olan devlet davranışının yasaklanmasını ifade etmektedir. Böylece bu ilke, çevrenin korunmasının sigortası niteliğindedir. İlkenin kökenleri insan haklarına dayanmaktadır; ancak, ilke ayrıca uluslararası çevre hukukunda da gelişmektedir. Doktrinde yeni görülmeye başlayan bir ilke olarak önemi vurgulansa da statüsü tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bu nedenle öncelikle ilkenin, uluslararası insan hakları hukukundaki gelişimine bakılmalı ve sonrasında uluslararası çevre hukukunda özerk bir ilke olarak yeri netleştirilmelidir. İlke, bağlayıcı olmayan hukuk belgelerinde ve uluslararası bazı anlaşmalarda bulunabilir; ancak, ilkenin, başka terimlerle veya diğer ilkelerle yahut geriye gidilemezlik ilkesinin doğal sonucu olan ilkelerle ifade edildiğine dikkat edilmelidir. İlkenin amacına ulaşması için ise bütüncül bir yaklaşım gereklidir. Çevre hakkının ve çevresel adalete erişimin güvence altına alınması, ilkeyi destekleyeceği gibi bu bütünsel yaklaşımı da sağlayabilir. Belirtilmelidir ki çevre hakkının, 2021 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve 2022 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından tanınması, ilkenin amacına ulaşmasını güçlendiren önemli adımlardır. Hem geriye gidilemezlik ilkesi hem çevre hakkı hem de çevresel adalete erişim, Çevre için Global Pakt'ın taslağında yer almıştır. Çevre için Global Pakt ile oluşturulan bütünsel yaklaşım, sürdürülebilir kalkınmanın yanı sıra hukukunun üstünlüğünü de güvence altına alacaktır.

The Status of The Principle of Non-Regression in International Environmental Law

States may suspend environmental laws in the era of economic recession. It is also the case during the Covid-19 period. Some states have suspended environmental monitoring requirements, restricted public participation in environmental matters, or reduced environmental standards established by the laws. At this step, the principle of non-regression at the international level can be considered. The principle of non-regression refers to the prohibition of state behaviour that causes environmental degradation or weakens the legislation regarding environmental protection. Hence, it is insurance for the protection of the environment. The roots of the principle can be found in human rights. But also, it has been developed in International Environmental Law. Although its importance was highlighted as an emerging principle in the literature, its status has remained under debate. Therefore, first, its development must be examined in International Human Rights Law. Afterward, its position must be clarified as an autonomous principle in International Environmental Law. The principle already is implied in some soft law documents and treaties at the international level, with indirect terms or corollary principles. Merely it is not adequate, but a holistic approach is required to achieve its aim. The right to environment and access to environmental justice can secure the principle and provide a holistic approach. Already, the recognition of the right to the environment by the United Nations Human Rights Council in 2021 and the General Assembly of the United Nations in 2022 are important steps that strengthen the aim of the principle. The right to environment with the principle of-non regression and access to environmental justice can be found in the draft of the Global Pact for the Environment. This approach provided by the Global Pact for the Environment will secure sustainable development and the environmental rule of law.