Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurulduğu 2001 yılında yaşanan kriz neticesinde Türkiye, ekonomik ve sosyal olarak oldukça yıpranmıştır. Bu dönemde sosyal politikaya konu olan yoksul kesimlerle, 1980 darbesinin bir sonucu olarak kültürel ve siyasi anlamda kendini dışlanmış hisseden kesimlerin miktarında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Kendini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin demokratikleşmeyle paralel ilerletilen sosyal politikalar üretmedeki başarısının bu dönemin de etkisiyle, siyasal yükselişinde etkin bir rolü olduğu değerlendirilmektedir. Sosyal Politikalardaki bu hassasiyetin temelindeyse; hedeflenen sosyal ve siyasal değişimler için gerekli halk desteği kadar özgürlükler ve ekonomi yönünden devletin varlık alanını daraltmak isteyen partinin, piyasanın yıkıcılığından korumak istediği seçmenin tamamına hitap etme kaygısının da yattığı söylenebilir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasi çizgisinin, neoliberal politikaların ve anti demokratik uygulamaların muhtemel kurbanı olan kesimlerle ilişkileri tarafından biçimlendirişi yazının ilham kaynağı olmuştur.

As a result of the crisis experienced in the year 2001, when the Justice and Development Party was organized, Turkey deteriorated extremely in both economics and social life. During this period, it was clearly observed that there was a considerable increase in the number of poor income people, who are the subject of social politics, and in the number of people feeling themselves excluded from the cultural and political life on acoount of the outcome of the 1980 coup. Defining itself as a conservative democratic party, the Justice and Development Party’s success in bringing in the social policies in parallel with the process of becoming a more democratic party is considered, with the impact of this period, as an active role in its social rise. It could be said that in the essence of the sensitivity in politics exist not only the support of the public for the target social and political changes but also the concern of the party, wishing to restrict the existence aof the state in terms of freedoms and economics, to address the whole voters whom it intends to protect from the negative effects of the market. The inspiration of the article comes from the formation of the Justice an Development Party’s way of politics by the neo-liberal policies and by its relationship with the likely victims of the anti-democratic practices.