Amaç: İmmün Trombositopenik Purpura’lı hastalarda platelet sayısını yükselterek tedaviye yardımcı olmak. İmmun Trombositopenik Purpura etyopatogenezinin tam olarak bilinememesi ve mevcut tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin ağırlığı ve başarısının istenen ölçüde olmaması nedeni ile yeni çalışma, araştırma ve tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Helikobakter Pylori’nin immün sistem etkisi bilindiğinden, İmmün Trombositopenik Purpura’lı hastalarda eradike edilmesi, pratik uygulamalarda seçilmiş hastalarda rutin olarak uygulanırsa hastaların tedavilerine ve yaşam kalitelerine katkı sağlaması yanında pahalı tedavilerin kullanımını da azaltabilir. Yöntem: Bu çalışmaya Kronik İmmün Trombositopenik Purpura nedeni ile takip edilen ve daha önce yapılmış olan tedavi veya tedavilere rağmen trombosit düzeyi 80 binin altında olan hastalar alınmıştır. Çalışmaya 12’si erkek 26’sı kadın 38 İmmün Trombositopenik Purpura’lı hasta alındı ve 14C’lu Üre Nefes Testi uygulandı. Üre Nefes Testi ile Helikobakter Pylori enfeksiyonu saptanan hastalara iki hafta eradikasyon tedavisi verdikten sonra dört hafta beklendi ve Üre Nefes Testi tekrarlandı. Eğer Helikobakter Pylori eradike edilememişse ikinci basamak eradikasyon tedavisi yine iki hafta verildi ve tedavi bittikten dört hafta sonra tekrar Üre Nefes Testi yapıldı ve dört haftada bir trombosit sayısı takibi yapıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan İmmün Trombositopenik Purpura’lı hastaların 23’ünde (%60.5) Helikobakter Pylori saptandı. 23 İmmün Trombositopenik Purpura’lı enfekte hastaya eradikasyon tedavisi verildi ve 17 hastada (%74) klasik üçlü tedavi rejimi ile Helikobakter Pylori eradikasyonu başarıldı. İkinci basamak, dörtlü rejimle de iki hastada daha eradikasyon sağlanarak toplam 19 hastada (%82.6) Helikobakter Pylori eradikasyonu sağlanmış oldu. Sonrasında Helikobakter Pylori eradike edilen 19 hastanın üçünde (%15.7) eradikasyon sonucu belirgin ve kalıcı trombosit sayısı artışı sağlanmıştır. Sonuçlar: İmmün Trombositopenik Purpura hastalarında Helikobakter Pylori eradikasyonu halen standart bir tedavi yaklaşımı olmamasına rağmen eradikasyon tedavisine belirgin cevap oranı olduğunu gösterdiğimiz çalışmamız en azından seçilmiş olgularda bu tedavinin yapılması fikrini desteklemektedir.