Uğur Mumcu Miladı: Öncesi ve Sonrası

Uğur Mumcu Miladı/Öncesi ve Sonrası’nda Mumcu ve Aksoy’un öldürülmeleri odağında, 12 Eylül (1980) öncesinden ABD’nin Irak’ı işgal edeceği 2000’li yıllara değin Türkiye’nin yargılandığı siyasal cinayet, suikast ve katliamların arka planı aydınlatılmaya çalışılıyor. Mumcu’nun öldürülüşünün milat (başlangıç) alındığı bu yazıda, ilkin, 12 Eylül süreci ile Uğur’un öldürüldüğü süreçle örtüşen “Çekiç Güç”ün misyonu ve “Çekiç Güç”ün misyonu ile Irak’ın ABD tarafından işgali arasında işlenen bir dizi cinayet ve katliamın, amaç ve hedef bakımından birbirleriyle bağlantıları açıklanıyor ve bunların ABD’nin küresel egemenlik stratejisiyle örtüştüğü kanıtlanmaya çalışılıyor. Küresel egemenlik stratejisinin, Avrasya ve Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi ABD’nin kendisinin de, etnik, dinsel ve mezhepsel ayrışmasına altlık oluşturduğu belirtilerek ABD’de, etnik ve dinsel konumlarına göre ayrışan ve ezilen emekçi sınıf ve katmanların, tek bir emekçi sınıf olarak, demokratikleşme özlemlerini, emekçiler arasından gelen Obama’yı Beyaz Saraya taşıyarak somutlaştırdığı vurgulanıyor ve küresel faşizm ve küresel şiddet (yani silaha ve entrikaya dayalı işgal) yerine, siyasal, ekonomik ve kültürel ilişkilerle güçlendirilebilecek ve emekçi sınıfların özlemleriyle bütünleşebilecek bir küresel demokrasinin ABD açısından da olanaklı olabileceği duyumsatılmaya çalışılmaktadır.

Murder of Uğur Mumcu: Before and After

This study tries to clarify the background of political crimes, assassinations and massacres in Turkey from September 12 (1980) to 2000s when US would occupy Iraq. Taking the murder of Uğur Mumcu as its initial point, the study explains the links between the mission of “Iron Hammer” which runs parallel to the process of the assassination of Ugur Mumcu and a serial of murders and massacres committed by the USA during the invasion of Iraq. The study seeks to prove that these events were in line with USA’s global strategy of hegemony. USA’s global hegemonic strategy results with ethnic, religious and sectarian differentiation not only in Eurasian and Middle Eastern countries but also in USA itself. The study demonstrates that the labor class and sections who are oppressed and differentiated on the basis of ethnic and religious positions in USA, shoed their desire of democratization as a unitary labor class by electing Obama who is originated from the labor class as the President of the USA. The possibility of a global democracy for USA which can be integrated with the hopes of labor classes and which be strengthened by social, economic and cultural relations instead of global fascism and global violence (i.e. occupation on the basis of guns and intrigue) is assessed.

___