Recht und rechtslehre zwischen der türkei und Deutschland

Makale, yazarın Alman Hâkimler Akademisi ve Türkiye Adalet Akademisi tarafından 18.10.2011 tarihinde Berlin yakınlarındaki Wustrau şehrinde düzenlenen Türk Alman Oturumunda yapmış olduğu aҫılış konuşmasını iҫerir. Almanya ve Türkiye arasındaki özel ve eşi olmayan yakınlık ilişkisinin bir parҫası da, iki devletin hukukҫuları - özellikle akademi camiasi - arasındaki yakınlıktır. Makalede, Alman göҫmenlerin getirmiş olduğu köklü ve verimli geleneğe ve geҫtiğimiz yüzyılın 30lu ve 40lı yıllarında Türkiyedeki hukuğun ve hukuk eğitiminin gelişimine verdikleri katkıya değinilmekte (Ernst Eduard Hirsch ve diğerleri), ve günümüzde Türk ve Alman üniversiteleri tarafından ortaklaşa yürütülen, öğrenci değişimi, akademik personel değişimi, ortak eğitim programları ve araştırma projelerini kapsayan akademik işbirliktelikleri aktarılmaktadır. Bu ҫerҫevede, Istanbuldaki Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi projesi anlatılmaktadır. Son olarak, hukuk bilimi alanındaki işbirliğinin nesnel iҫeriğine değinilmektedir. Bugüne kadar eski bir geleneğe dayanan sivil hukuk, ceza hukuku ve usul hukuku alanlarındaki işbirliktelikleri ve deneyim alışverişleri ön planda olsa da, bugün anayasa hukuku da işbirliği ve deneyim alışverişine fırsat vermektedir. Bu fırsat, Türk anayasa hukuku alanında yapılan değişiklik ҫalışmaları kapsamında, özellikle yeni getirilmiş olan anayasa mahkemesine kişisel başvuru hakkı ve bu hakkın anayasa yargısı ile adli ve idari yargı arasındaki ilişkiye etkisi ve yine bu etkinin büyük olasılıkla beraberinde getireceği anayasa hukuku ile adli ve idari hukuk arasındaki ilişkinin değişmesi aҫısından geҫerlidir.

This contribution describes the introductory paper given by the author at the German-Turkish congress of the German Judicial Academy and the Justice Academy of Turkey on 18.10.2011 in Wustrau near Berlin. Part of the unique close relationship between Turkey and Germany is the closeness of legal practitioners of both countries, especially in the academic area. The paper is remindful of the good and weighty traditions of German emigrants and their contribution to the development of justice and the legislation in Turkey in the 1930s and 1940s of the previous century (Ernst Eduard Hirsch and others). It mentions the academic collaboration between German and Turkish universities at the present day, which is marked by student and lecturer exchange programmes, mutual educational and research projects. Against this background, the proposal of a judicial faculty at the Turkish-German University in Istanbul is being outlined. It concludes with a discussion about the content of judicial cooperation. Up until now, owing to their long tradition, civil law, criminal law and procedural law have been at the forefront, but constitutional law now offers many areas for experience exchange and collaborations. This is true in conjunction with the changes in Turkish constitutional law and especially for the already introduced individual constitutional complaints and its likely consequences for the relationship between constitutional and specialised jurisdiction, as well as the consequent changes in the relationship between constitutional and other legislation.