Arap Dilinde Semâî Masdar Problemi

Bu çalışma, Arap dilinde kuralsız masdarlar konusunda yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bulguları sunmayı amaçlamaktadır. Bir göstergeler dizisi olan dilin gösteren, gösterilen ve göstergeden oluşan üç ögesi vardır. Dilde göstergeler, resimler ve tablolar gibi aktarılmak isteneni aynı anda toplu olarak vermez. Göstergenin en küçük birimi olan seslerin birbirine eklemlenmesi zorunludur. Bu ise çizgisel bir düzlemde gerçekleşir. Seslerin eklemlenmesinde sınırlı sayıda formülasyon vardır. Bu durum bütün diller için geçerlidir. Söz konusu sınırlılığın sonucu olarak, her bir sözcüğün kullanıldığı belirli sayıda dizge oluşur. Dilin en küçük anlam birimlerinden biri olan masdar, olgu ve eylemleri gösteren kelimelerin en basit halini oluşturan yapılardır. Masdarlar öyle birimlerdir ki daha küçük parçaya bölünemez. Bölündükleri taktirde taşıdıkları anlamı kaybeder. Bir gösteren olarak masdar ile gösterilen durumundaki anlam arasındaki ilişki nötrdür. Bu tarafsızlık, zaman ve kişi açısından söz konusudur. Gösteren ile gösterilen arasındaki nedensizlik ilişkisi dilin tüm bileşenlerinde geçerlidir. Aynı nedensizlik, bu çalışmanın öznesini oluşturan Arap dilinde sülâsî mücerred fiillerin masdarları için de söz konusudur. Ana dili Arapça olan toplumların, sülâsî mücerred fiillerin masdarlarını oluşturan sesbirimlerini nasıl dizdikleri ve bunu niçin böyle yaptıklarına ilişkin soruya verilebilecek cevap da yine bir nedene bağlı olmadığı şeklinde olacaktır. Dilciler, Arapça’nın masdar yapısını gözleme ve gözlemlenenlerin açıklanmasına dayanan betimleme faaliyetiyle tespit etmiştir. Buna göre masdarlar, kurallı ve kuralsız olarak iki gruba ayrılmıştır. Kurallı masdarlar, “kıyasî” kavramı ile ifade edilmektedir. Sesbirimlerin eklemlenmesinde birbirinden bağımsız olan masdarlar ise kuralsız olarak nitelendirilir. Kuralsızlar, harf sayısı bakımından en küçük yapıda olan ve ek almamış üç harfli fiillerin masdarları olup “semâî” kavramı ile ifade edilir. Kıyas vasıtasıyla genelleme yapılamaması nedeniyle, üç harli fiillerin masdarları kuralsız olduğu belirtilse de buradaki kural dışılık rastgelelik anlamı taşımamaktadır. Yoksa her bir fiilin masdar dizgesinin nasıl olduğu bellidir. Arap dilinde masdarları gösteren belli bir ek yoktur. Masdarlar, kelimeden kelimeye değişiklik gösteren bir kısım formülasyondan oluşan dizgelerden meydana gelir. Bu masdar biçimlerinin bir kısmı düzenli, önemli bir bölümü ise düzensizdir. Arapça’da düzensiz masdarların tespiti biçimbilimin önemli konularından birini oluşturur. Arap dilinde semâî masdarların bilinmesi önemli bir problemdir. Bu sorun, bütün fiillerin masdar kiplerinin tek tek öğrenilmesini zorunlu kılmaktadır. Ama asıl müşkülat her bir fiilin masdarının Araplar tarafından nasıl kullanıldığının belirlenmesinde kendini göstermektedir. Dilciler, erken dönemden itibaren semâî masdarların sayısını tespit etmeye çalışmıştır. Bu konudaki çalışmaların kesin sonuca ulaştığını söylemek henüz mümkün değildir. Sülâsî mücerred fiillerin masdarları konusundaki çalışmalar iki eksende yürümüştür. Bunlardan biri Arap dilinin kaynaklarının taranarak her bir sülâsî mücerred fiilin masdarının belirlenmesi şeklinde süren çalışmalardır. Diğeri ise, sülâsî mücerred fiil masdarlarının genel geçer bir kurala oturtma faaliyeti şeklinde devam etmiştir. Tespit edilen masdarlar, fiilin geçişli-geçişsiz olma durumuna, anlamına ve sesbirimlerinin dizimine göre gruplandırılarak kurallı bir kalıbın imkânı araştırılmıştır. Sülâsî mücerred fiillerin masdarının, anlamına göre bir kısım grupların oluşturulması mümkün olsa da buradan hareketle genel geçer kurallara ulaşılmasının imkânı zor görünmektedir. Konulan her bir kurala uymayan, şâz kalan ya da istisna sınırlarını aşacak düzeyde çok fazla yapının varlığı bilinmektedir. Hem sözü edilen anlamlardan birini ifade ettiği halde bu kalıplardan gelmeyen hem de bu kalıplardan birinden geldiği halde kendisinde söz konusu anlamın bulunmadığı birçok sülâsî mücerred fiil masdarı vardır. Bunlara ilave olarak Arap dilinde birçok fiilin birden fazla masdar kalıbının bulunması da anlama göre kıyasî kalıp belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Arap dilinin söz varlığının belirlenmesi faaliyeti kapsamında, semâî masdarların sayısına yönelik tespit çalışması da yapılmıştır. Sayım çalışması iki açıdan ele alınmıştır. Bunlardan biri kelime derleme faaliyetiyle beraber yürüyen her bir fiilin masdarının nasıl kullanıldığının tespitidir. Diğeri ise masdarların kaç farklı formasyonda kullanıldığının belirlenmesi ve kuralsız masdar vezinlerinin sayısının ortaya çıkarılmasıdır. Arap dilinde semâî masdar olgusunun ele alındığı bu incelemede daha önceki çalışmalarda ortaya konan bulgular ışığında bu konuya katkı sağlanmaya çalışılmıştır.

The Samāʿī Maṣdar Problem in Arabic Language

This paper aims to present the findings obtained as a result of studies on irregular maṣdars (verbal noun) in the Arabic language. Language, which is a set of signs, has three elements: signifier, signified and sign. In the language, signs do not give the same thing to be conveyed, such as pictures and tables, at the same time. Sounds, the smallest unit of the indicator, must be added together. This takes place in a linear plane. There are a limited number of formulations in the articulation of sounds. This is true for all languages. As a result of this limitation, a certain number of systems are formed in which each word is used. Maṣdars, which is one of the smallest meaning units of the language, is the structures that make up the simplest form of words that show facts and actions. Maṣdars are such units that they cannot be divided into smaller parts. If they are divided, they lose their meaning. As a signifier, the meaning relation in the case of the maṣdar and signified is neutral. This impartiality is in question in terms of time and person. The causal relationship between the signifier and the signified is valid in all components of language. The same reasonlessness is also in question for the maṣdars of thulāthī mujarrad verbs in the Arabic language, which is the subject of this paper. The answer to the question of how societies whose mother tongue is Arabic arrange the phonemes that make up the maṣdars of thulāthī mujarrad verbs and why they do it this way is that this is not due to any reason. Linguists determined the maṣdar structure of Arabic as a result of descriptions based on observation and explanation of these observations. According to this, maṣdars are divided into two groups, with and without rules. The regular maṣdars are expressed with the concept of qiyāsī (comparative). Maṣdars that are independent of each other in the articulation of phonemes are considered irregular. The irregular ones are the maṣdars of the three-letter verbs that have the smallest structure in terms of the number of letters and have no suffixes, and are expressed with the concept of samāʿī (colloquial). Although it is said that the maṣdars of three-letter verbs are irregular due to the lack of generalization by comparison, the irregularity here does not mean randomness. Otherwise, it is clear how the maṣdar structure of each verb is. There is no specific suffix in the Arabic language denoting infinitives. Maṣdars consist of strings consisting of some formulations that vary from word to word. Some of these maṣdar forms are regular and an important part is irregular. Detection of irregular maṣdars in the Arabic language is one of the important subjects of morphology. Knowing the samāʿī maṣdar in the Arabic language is an important problem. This problem necessitates learning the maṣdars of all verbs one by one. But the real problem is in determining how the maṣdar of each verb is used by the Arabs. Linguists have tried to determine the number of samāʿī maṣdars since the early period. It is not possible to say that the studies on this subject have reached a definite conclusion yet. Studies on the maṣdars of thulāthī (trilateral) verbs have proceeded in two axes. One of them is the ongoing studies in the form of determining the maṣdar of each thulāthī mujarrad verb by scanning the sources of the Arabic language. The other continued in the form of a general rule of thulāthī verb maṣdars. The determined maṣdars were grouped according to the transitive-intransitive state of the verb, its meaning and the syntax of phonemes, and the possibility of a regular pattern was investigated. Although it is possible to classify the maṣdars of thulāthī mujarrad verbs according to their meanings, it seems difficult to reach general rules based on this. It is known that there are too many structures that do not comply with the determined rules, remain shādh (irregular) or exceed the limits of exception. There are many thulāthī mujarrad verb maṣdars that do not come from these patterns even though they express one of the mentioned meanings, and that they come from one of these patterns but do not have the meaning in question. In addition to these, the presence of more than one maṣdar form of many verbs in the Arabic language makes it difficult to determine the qiyāsī pattern according to the meaning. Within the scope of the studies to determine the vocabulary of the Arabic language, a determination study was made on the number of samāʿī maṣdars. The census study was handled from two perspectives. One of them is to determine how the maṣdar of each verb is used, which goes along with the word compilation activity. The other is to determine how many different maṣdars are used and to reveal the number of irregular maṣdar patterns. In this article, which deals with the samāʿī maṣdar phenomenon in the Arabic language, it has been tried to contribute to this subject in the light of the findings revealed in previous studies.

___

  • Aksan, Doğan. Anlambilim. Ankara: Engin Yayınevi, 4. Basım, 2006.
  • Kur’an-ı Kerim Meâli. çev. Halil Altuntaş - Muzaffer Şahin. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2011.
  • A‘şâ, Ebû Basîr Meymûn b. Kays. Dîvânü’l-Aʿşâ el-Kebîr. thk. M. Muhammed Hü- seyin. Kahire: Mektebetü-l Âdâb, 1950.
  • Atıyye, Cürcî Şahin. Süllemüʼl-lisân fî’ṣ-ṣarf veʼn-naḥv veʼl-beyân. Beyrut: Dâru Reyhânî liʼt-Tıbâati veʼn-Neşr, 4. Basım, ts.
  • Aynî, Bedrüddin el-. Melâḥu’l-elvâḥ fî şerḥi Merâḥi’l-ervâḥ. thk. Abdüssettâr Cevâd. Irak: Mecelletü’l-Mevrid, 1975.
  • Cevherî, Ebû Nasr İsmâîl b. Hammâd el-. Tâcü’l-luġa ve sıhâhu’l-ʿArabiyye. thk. Ahmed Abdülgafûr Attâr. 6 Cilt. Beyrut: Daru’l-İlm li’l-Melâyin, 4. Basım, 1987.
  • Cürcânî, Ebû Bekr Abdülkâhir b. Abdirrahmân el-. el-Miftâḥ fi’ṣ-ṣarf. thk. Alî Tevfîk el-Hamed. Beyrut: Müessesetu’r-Risâle, 1987.
  • Dîb el-Cemel, Fehd Muhammed. Ḥâşiyetü İbn-i Cemâa ʿalâ Şerḥi’l-Çârperdî li Şâfiyeti’bni’l-Hâcib ḥattâ bâbi’l-cemʿi. Filistin: Gazze el-Câmiatü’l-İslâmiyye Üniversitesi, Külliyyetü’l-Âdâb Kısmı’l-Lugati’l-Arabiyye, Doktora Tezi, 2017.
  • Dunkûz, Şemseddin Ahmed. Şerḥân ʿalâ Merâḥi’l-ervâḥ. Kahire: Şeriketü Mektebeti ve Matbaati Mustafa el-Bâyî, 3. Basım, 1959.
  • Ebü’l-Fidâ, el-Melikü’l-Müeyyed İmâdüddîn İsmâîl b. Alî. el-Kinâş fi fenni’n-naḥv ve’ṣ-ṣarf. thk. Riyâd b. Hasan el-Havvâm. 2 Cilt. Beyrut: el-Mektebetü’lAsriyye, 2004.