Göçü başlatan ve devam ettiren etkenler genel anlamda itici ve çekici faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu faktörlerin çoğunda başta ekonomik olumsuzluklar kendini göstermektedir. Bölgesel koşullar düşünüldüğünde göç veren ülkelerin çoğunun yoksullukla ciddi boyutlarda mücadele ettiğini görmek mümkündür. Bu genel kabul ile birlikte toplumun sosyal bileşenlerini ve dolayısıyla kamu düzenini etkileyen oldukça karmaşık ve yasa dışı özellikleri barındıran “insan ticareti” konusu halen uluslararası karakterler taşıması ve ülkeleri olumsuz anlamda etkileyen örgütlü bir mesele olarak uzun zamandır kamu düzeni içerisinde dikkat çekmektedir.  Türk kamu düzeninde de incelenmekte olan ve sıklıkla modern kölelik parametreleri anlamında da düşünülen insan tacirleri ve bu tacirlerin bir ticaret aracı olarak özne haline getirilen mağdurların kamusal önemi araştırmanın ana konusunu oluşturmaktadır.                 Araştırmanın temel amacı Türkiye’de sıklıkla karşılaşılan ve sosyal, ekonomik, küresel ve hatta siyasi sonuçlarının toplumun büyük kesimine etkisinin görüldüğü yasa dışı kanalların kullanıldığı konunun önemine dikkat çekmektir. Bunun yanında küresel, bölgesel ve yerel çaresizlik alanlarını profesyonelce istismar ederek yasa dışı şekilde hareket eden ve Türkiye’nin arzu edilmeyen kamusal olumsuzluklarına sebep olan insan tacirlerinin göç meselesi içindeki yeri ve hassasiyetini ortaya koyarak alınabilecek tedbirlere öneriler sunmaktır.                 Türkiye’nin bölgesel çıkmazlardan kaynaklanarak almakta olduğu göç hareketlerinin sonuçlarının insan tacirliği ve bu konuda mağduriyet yaşayan insan akımlarının incelendiği araştırmada bu başlıklar ile elde edilen bulgular ortaya konularak, betimsel ve açıklayıcı yöntem kullanılmıştır.                 Sonuçta modern köleliğin önlenebilmesi kapsamında gittikçe gelişen insan ticareti yöntemlerine giden ekonomik, siyasi ve sosyolojik yolların güçlü bir göç yönetimi hizmetinin kamu düzeninde bütünleşme imkânı bulması sağlanmalıdır.