EDİRNEKAPI ŞEHİTLİĞİNDE FİGÜRLÜ BİR SELSEBİL ÖRNEĞİ

İslam inanışına göre, cennette berrak su kaynağını ifade etmek için kullanılan selsebil kelimesi, suya verilen güzelliğin simgelerindendir. Canlı, berrak tertemiz suların akışı insan ruhunda dinginlik, gözlerde bir ışıltı ve mutluluk, kulaklarda da hoşnutluk duygusu yaratır. Çevre güzelliğine de zevkli bir atmosfer kazandırır. Bu özellikleri dolayısıyla şelaleler ve yapay çağlayanlardan ilham alarak insanlar kademeli çanaklardan sular akıtmak suretiyle göze, kulağa ve ruha hoş gelen küçük mimari eserler yaptırmışlardır. İlkçağdan itibaren çeşitli toplumların akan suları kontrol altına alarak onların akışına biçim verdikleri bilinmektedir. Türk sanatında Selçuklulardan Osmanlıların sonuna kadar çeşitli selsebiller yaptırılmıştır. Bunları basamaklı, rampalı ve çanaklı selsebiller olarak tasnif etmek mümkündür. Özellikle Osmanlı saraylarında, kasırlarında, camilerin yanlarında halkın itibar ettiği meydanlarda daha çok çanaklı selsebillerin tercih edildiği bilinmektedir. Malzeme itibariyle selsebiller genellikle mermerden, taştan yapılmışlardır. Az olmakla birlikte madenden yapılmış olanlarına da rastlanır. Selçuklu döneminden günümüze, çok az sayıda selsebil ulaşmış olmakla birlikte, Osmanlı döneminden kalma selsebillerin çokluğu dikkat çeker. İmparatorluğun yayıldığı tüm alanlarda klasik ve batılılaşma dönemindeki değişen üslup özelliklerinin yansımasını, bu küçük el sanatı ürünü olan selsebillerde de takip etmek mümkündür. Bu makalede, barok-rokoko üslup özelliklerini çağrıştıran ve günümüzde bir biblo gibi estetik ve güzelliğin unsuru olan tamamen mermerden yapılmış bir selsebili tanıtmaya çalışacağız.

An Example of Figured Selsebil in Edirnekapı Martyrs’ Cemetery

According to Islamic belief, the word salsabil, used to refer to the source of clear water in heaven, is one of the symbols of beauty given to water. The flow of bright, clear, immaculate water creates a sense of serenity in the human soul, a glow and happiness in the eyes, and a sense of contentment in the ears. It also gives a pleasant atmosphere to the beauty of the environment. Inspired by waterfalls and artificial cascades because of these features, people have made small architectural works pleasing to the eyes, ears and souls by pouring water from stepped bowls. It is known that since the ancient times, various societies took control of the flowing waters and shaped their flow. Various salsabils were built in Turkish art from the Seljuks to the end of the Ottomans. It is possible to classify them as stepped, ramped and bowled salsabils. It is known that salsabils with bowls are preferred especially in Ottoman palaces, pavilions, near mosques and in squares respected by the public. In terms of material, salsabils are generally made of marble and stone. Although rare, they are also found made of metal. Although very few salsabils have survived from the Seljuk period to the present, the abundance of salsabils from the Ottoman period draws attention. It is possible to follow the reflection of the changing stylistic features of the classical and westernization periods in all areas where the empire spread, in this small handicraft product, salsabil. In this article, we will try to introduce a selsabil made entirely of marble, which evokes the baroque-rococo style features and is an element of aesthetics and beauty like a trinket today.

___

  • Akın, G. (2019). XVIII. – XIX. yüzyıl Berlin mimarisinde neoklasik üslup, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
  • Andersan, L. (1890). Barock und rokoko, Münih: Kunst Im Bild, Naturalist Verlag.
  • Atasoy, N. (1985). 17. – 18. yüzyıllarda Avrupa Sanatı, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
  • Bazin, G. (1978). The baroque principles styles modes themes, New York: W. W. Norton & Company.
  • Blunt, A. (1988). Baroque and rococo architecture and decoration, Hertfordshire: Wordsworth Editions.
  • Briggs, M. S. (1914). Baroque architecture, New York: McBride-Nast & Company.
  • Çal, H. (2011). Erzincan Çayırlı ilçesi mezartaşlarında kuş motifi, Milli Forklor, 89, 220-239.
  • Çetin, Y. (2015). Türk sanatında tavus kuşu ikonografisi, Erzurum: Fenomen Yayıncılık.
  • Çoraklı, B. (2012). Çini ve seramiklerde tavus kuşu figürü, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, 6, 7-16.
  • Çoruhlu, Y. (1995). Türk sanatında yırtıcı olmayan kuşların sembolizmi I, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 102, 53-60
  • Eldem, S. H. (1977). Türk bahçeleri, İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları. Gündoğdu, H., Bayhan, A. A., Aktemur, A. M., Kukaracı, İ. U., Çelik, A. & Güneş,
  • B. (2006). Tarihi yaşatan il Tokat, Ankara: PYS Vakıf Sistem Matbaası.
  • Gündoğdu, H. (1984). Niksar’da pek tanınmamış bir çeşme ve üzerindeki kabartmalar, Kaynaklar, 2, 41-49.
  • Gündoğdu, H. (2004). Tokat’tan birkaç figürlü kabartma hakkında, A. Ü. Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 13, 65-93.
  • Gündoğdu, H. (1979). Türk mimarisinde figürlü taş plastik, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul.
  • Held, S. J. & Posner, D. (1971). 17th and 18th century art baroque painting, sculpture, Architecture, New York: Harry N. Abrams.
  • Hill, D. (2014). The peacocks of Budapest: Source and style in Hungarian art nouveau design, Hungarian Review, 02, 111-121.
  • Hill, I. B. (1980). Baroque and rococo, New York: Galley Press
  • Hitchcock, H. R. (1958). Architecture nineteenth and twentieth centuries, The Pelican History of Art.
  • Honour, H. (1977). Neo-classicism style and civilisation, Londra: Penguin Books.
  • Middleton, R. & Watkin, D. (1980). Neoclassical and 19th century architecture, History of World Architecture, Milan: Electa.
  • Naeuman, R. (2013). Baroque and rococo art and architecture, New Jersey: Pearson Education.
  • Norberg-Schulz, C. (1979). Baroque architecture, History of World Architecture, Milan: Electa.
  • Norberg-Schulz, C. (1980). Late baroque and rococo architecture, History of World Architecture, Milan: Electa.
  • Öney, G. (1969). Anadolu Selçuklu geleneğinde kuşlu, çift başlı kartallı, şahinli ve arslanlı mezar taşları, Vakıflar Dergisi, 8, 283-301.
  • Öney, G. (1968). Artuklu devrinden bir hayat ağacı kabartması hakkında, Vakıflar Dergisi, 7, 117-125.
  • Önge, Y. (1996). Konya’nın Meram mesiresindeki mimari bir manzume, Vakıflar Dergisi, 10, 369-375.
  • Özkan, A., (2004). Tavus, Yeni Kültür Ansiklopedisi, (C. 10, 5), İstanbul.
  • Pamuk, A. & Oyman, N. R. (2016). Türk çini sanatına kullanılan hayvansal figürlerin seramik yüzeyler üzerinde üç boyutlu uygulanması, SDÜ Art-e Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi, 9/17, 1-25.
  • Pevsner, N. (1977). Ana çizgileriyle Avrupa mimarlığı, (Selçuk Batur, Çev.), İstanbul: Cem Yayınevi.
  • Tanman, B. (2009). Selsebil, İslam ansiklopedisi (C. 36, 448-451) İstanbul.
  • Toman, R. (2010). Neoclassicism and romanticism, Potsdam: H. F. Ullmann.
  • Ünver, A. S. – Önge, Y. (1980). Selsebillerimiz, Vakıflar Dergisi, 13, 339-374.
  • Villeneuve, R. (1997). Baroque to neo-classical sculpture in Quebec, (Bob Sandler, çev.) Ottawa: National Gallery of Canada.
  • Yılmaz, M. (2019). Vadi-i Hamuşan 2, İstanbul: Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları.
  • Yiğitpaşa, N. T. & Akın Ertek, G. (2020). XVIII. Yüzyıl Berlin kiliselerinde neoklasik üslup, Amisos Dergisi, 5/8, 219-258.
  • Yurdakul, E. (1969). Tokat vilayetinin Gümüştop (Dazya) Köyü’nde XIV. yüzyıla ait eski eserler, Vakıflar Dergisi, 8, 243-247.