Bu çalışma, deneysel olarak oluşturulan koledok kanalının (Ductus Choledocus) farklı sürelerle tıkalı kalması sonucunda karaciğer dokusunda meydana gelen değişiklikleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yapılan çalışmada, deney hayvanları kontrol ve 2 deney grubuna ayrılmıştır. Deney gruplarında, koledok kanalı kauçuk bir iplikle bağlanarak, safra kanalı tıkanıklığı oluşturulmuştur. Tıkanıklık oluşturulduktan 7 ve 35 gün sonra alınan karaciğer doku örnekleri, kontrol grubundan alınan dokularla birlikte ışık ve elektron mikroskopik incelemeler için tespit ve inklüzyon işlemlerinden geçirilmiştir. Işık mikroskop düzeyinde, deney gruplarında, hepatik lobulasyonda bozulma, parankimal nekroz, safra duktusu proliferasyonu ve fibrosis, iltihabi hücre infiltrasyonu gözlenmiştir. Elektron mikroskop düzeyinde ise parankimal hücre nükleuslarınm düzensiz biçim aldıkları, mitokondri kristalarının belirsizleştiği, granüler endoplazmik retikulum sisternalarının azaldığı, intrasitoplazmik vakuollerin oluştuğu belirlenmiştir. Aynı zamanda, komşu iki hepatosit arasındaki bağlantı komplekslerinin sayıca arttığı, safra kanaliküllerinin genişlediği ve mikrovillusların biçimlerinin bozulduğu izlenmiştir. Bunlara ek olarak, Disse aralığı ve sinuzoidal lümende granüler amorf maddenin biriktiği ve bazı alanlarda Disse aralığına lenfositlerin geçtiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, koledok kanalının uzun süre tıkalı kalması durumunda karaciğerde dönüşü olmayan yapısal değişimlerin oluştuğu, bu durumda insan sağlığı açısından ciddi problemlerle karşı karşıya kalınacağı söylenebilir.

The present study was performed in order to determine the morphological changes of the rat liver following ductus choledocus obstruction at different time periods. In the present study, animals were divided into 2 experimental and 1 control groups. In experimental groups, ductus choledocus was obstructed by ligation. Obstruction in experimental groups was done by tying the choledoc channel with a rubber fiber. Following 7 and 35 days of obstruction liver tissue samples along with the control samples were processed for light and electron microscopy. In the experimental groups, degenerative hepatic lobulation, parenchymal necrosis, inflammatory cell infiltration, bile duct proliferation and fibrosis were observed at light microscopical level. In the same group parenchymal cells with irregular shaped nuclei, decreased rough endoplasmic reticulum, deteriotated mitochondrial cristae and intracytoplasmic vacuole formation were determined at the electron microscopical level. Increased number of junctional complexes between the neigbouring hepatocytes, dilated bile canaliculi and deformations in microvilli were also observed. In addition, granular amorphus substance accumulation in the space of Disse and sinuzoidal lumen, and lymphocyte infiltration into the space of Disse were also determined. In conclusion, degenerative changes after short and long term ductus choledocus obstruction were observed. Morphological changes following long term obstruction may be irreversiable. Therefore it could be suggested that the long term ductus choledocus obstruction may cause serious problems in humans