Çilem Tercüman, Türk Romanında Moda ve Toplumsal Değişim (1923- 1940), İstanbul: İletişim Yayınları, 2018, 302 s.

Türk edebiyatı üzerine akademik araştırmalar yapmanın -özellikle de Tanzimat ve sonrası dönemi kapsayacaksa- başlangıçta büyük bir avantaj gibi görünen, ancak iyi yönetilmezse hızla soruna dönüşme ihtimali bulunan bir açmazı vardır. Zira, incelemeye karar verdiğiniz alanda muhtemelen daha pek çok söylenecek yeni söz mevcuttur ve iyi bir çerçeve çizilebilirse araştırmacının önünde bir anda bakir ve verimli bir kariyer planı belirebilir. Bunlar, kıyıda köşede kalmış, hakkı yenmiş ya da tarihsel olarak görmezden gelinmiş konu/akım/dönem/yazar/kuram/kitap vb. olabileceği gibi, üzerine defalarca gidilse de farklı bakış açıları yakalanamadığından hep aynı kısır döngü yorumlara/tasniflere/ön kabullere sıkışmış çok bildik sorular-sorunlar da olabilir. Bu yüzden, Türk edebiyatı alanında çalışılmamış hiçbir konu kalmadığı ile hiçbir konunun henüz gereğince ele alınmadığı yargısı aynı anda geçerlidir. Dolayısıyla eleştiri düzlemindeki eksiklikler genellikle konu seçiminde ve niyette değil, tercih edilen yöntemde ya da gelenekselleşmiş yöntemlere direnebilmede ortaya çıkar.