KLÂSİK TÜRK ŞİİRİNDE MİZAHIN HİCİV BOYUTUNDA FUZÛLÎ ÖRNEĞİ

Mizahın ilk dönemlerdeki temel yaklaşımı, zaman içinde değişikliğe uğrar. Mizah ile ilgili görüş ve tartışmalar, zengin bir edebiyatın oluşmasını engellemez. Bir araç olarak mizah, toplum ve insanların gerginliklerini dışa vurduğunda eleştiri niteliğine bürünür. Osmanlı dönemi Türk mizahı, zengin ve çeşitli bir literatüre sahiptir. Bütün eserlerde mizah ile karşılaşmak mümkündür. Mizah bir edebî türden çok, çeşitli durumlardan ortaya çıkan bir üslûp olarak düşünülmelidir. Mizahın biraz ağırı, alaya, istihzaya götürür. Bunları ötesi, hicivdir. Hiciv, eleştiri zeminiyle ilgili bir terimdir. Eleştirilerde, şairlerin bazıları olumsuz tavır takınır, bazıları ise mizah yoluyla ılımlı bir tavır takınır. Bunlardan Fuzûlî, terbiye sınırı içinde kalarak nükteli beyitler, şiirler kaleme almıştır. Bu çalışmada, Fuzûlî’nin bu özelliğiyle ilgili örnekler ele alınıp mizah edebiyatındaki yeri değerlendirilecektir.

___

  • Ayan, Hüseyin. (1981), Leylâ vü Mecnûn, Dergâh Yayınları, İstanbul.