İbn Sînâ’nın Kelâmcıların Hudûs Görüşüne Yönelttiği Eleştiriler

Bu çalışma, kelâmcıların hudûs görüşüne İbn Sînâ’nın yönelttiği eleştirileri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçla öncelikle kelâmcıların hudûs görüşü, İbn Sînâ’nın eleştirilerine konu olan boyutları ön plana çıkarılarak ele alınmıştır. Tanrı kanıtlamasına zemin hazırlaması açısından âlemin sonradan yaratılmışlığı, bu çerçevede Tanrı’nın en belirleyici sıfatı olarak ezelîliğin ortaya çıkması ve sıfatlar probleminin hâdis âlem fikrini anlamsız kılmayacak bir şekilde çözülmesine ilişkin gayret, kelâmcıların hudûs görüşünün bu çalışmada ele alınan boyutlarını oluşturmaktadır. İbn Sînâ’nın kelâmcıların hudûs anlayışına yönelttiği eleştiriler ise dört noktada toplanmaktadır. İlk olarak âlemin hâdis olduğu düşüncesi birbirini doğuran ve teselsüle yol açan bir zaman anlayışını ortaya çıkardığından mantıksal açıdan kesinlik ifade etmez ve dolayısıyla kabul edilemez. İkinci olarak âlemin hâdis olması, tek başına bizi onun bir muhdisi olduğu sonucuna götürmez. Üçüncü olarak hudûs görüşü çerçevesinde kaldığımızda âlemin varlığının devamı hakkında muhdisin bir etkisinden bahsetmemiz imkânsızdır. Dördüncü olarak hudûs görüşü, Tanrı’nın yaratma fiilini sonraya bıraktığı için Tanrı’yı işlevsizleştirmektedir

Avicenna’s Critique of Theologians’ View of Hudûth

This article aims to discuss Avicenna’s critique of theologians’ (mutakallimûn) view of hudûth (origination). It first describes theologians’ theory of origination, emphasizing its aspects that his criticism targeted. These aspects include the concept of temporal origination, which forms the basis of the argument for God’s existence, God’s eternity as its most important attribute, and the efforts to solve the problem of attributes in such a way as not to nullify the idea of the ‘originated universe’. Avicenna’s critique of theologians’ view of origination can be summed up in four points. First, the idea of the universe as originated does not entail logical imperative and thus need to be rejected, because it implies a conception of time based on the problem of infinite regress. Second, the idea of the originated universe by itself does not necessarily lead to the idea of an originator. Third, it is impossible to think of the originator’s subsequent intervention into the universe within the framework of the idea of the universe as originated. Finally, the idea of origination makes God dysfunctional by deferring His creation.