Geleneksel inanışların anne sütü üzerine etkilerini araştırmak amacı ile planlanan bu çalışmaya sağlık merkezine çeşitli nedenlerle başvuran 15-49 yaş grubunda 506 kadın dahil edilmiştir. Araştırma grubunun ortalama yaşı 26±5 yaş idi. Kadınlardan 30'u (%5.9) okuma yazma bilmiyor, 206'sı (%42.7) 5 yıl okula gitmiş, 243'ü (%52.4) ise 8 yıl ve üzerinde eğitim almıştı. Grubun büyük çoğunluğu (412 kadın-%81.3) ev dışında çalışmıyordu. Araştırma sonuçları halen önemli sayıda kadının, bebeklerinin beslenmesine ters yönde etkisi olabilecek inanışlara sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin kadınlardan 123'ü (%24.5) ilk emzirmeden önce 3 ezan beklemenin gerekli olduğunu, 161'i (%31.9) kolostrumun bebeğe verilmemesi gerektiğini, 170'i (%33.7) bazılarının sütünün bebekleri için zehirli olabileceğini, 152'si de (%30) başkalarının yanında emzirilmesi halinde bebeklerine ve sütlerine nazar değebileceğini ifade etmişlerdir. Yaşın ve eğitim düzeyinin ilerlemesi ile bu inanışlarda azalma olduğu görülmüştür. Beşyüzaltı kadından 321 'i (%63.4) halen emzikli bir bebeğe sahipti. Bu gruptaki kadınlardan %26 sı ek besine ilk 3 ay içinde başladıklarını belirtmişlerdir. Ek besine başlamaya karar vermelerinde etkili olan kişinin doktorlar ve büyük anneler olduğu , bunun yanısıra geleneksel inanışlara sahip olan kadınların olmayanlara göre daha erken ek besine başladıkları bulunmuştur. Sonuç olarak anne sütünün teşviki ve sürdürülmesi konusunda ülke çapında hazırlanacak programlarda başarılı olunması için öncelikle ters yönde etkili olabilecek yöresel geleneksel inanışların belirlenmesi ve buna göre eğitim çalışmalarının yönlendirilmesi gerekmektedir.

Five hundred and six women aged 15-49 years were enrolled in the study, which was planned to investigate the traditional beliefs on breastfeeding. The mean age of the study group was 26±5 years. Thirty women (5.9 %) were illiterate, 216 (42.7%) had 5 years and 243 (52.4%) had 8 years or more of schooling. Majority of the group (412 women-81.3%) were housewives. Results of the study indicate that still significant number of women have traditional beliefs which could have adverse effect on infant feeding practices. For example 123 women (24.5%) believes that at least three calls for prays (on average 12 hours) should be waited for the first feeding after birth, 161 (31.9%) thinks colostrum should not be given to the newborn, 170 (33.7%) thinks breast milk of some mothers could be harmful for their babies, and 152 (30%) thinks an evil eye could give harm to their breast milk. The rate of women having these traditional beliefs reduced as the age and educational level increased. Of 506 mothers 321 (63.4%) were breastfeeding their babies and 26% of them started supplementary feeding within the first three months of life. Womens' decisions regarding infant feeding were mostly influenced by an advice either from doctors or grandmothers. However results of this study led us to think that traditional beliefs might be the underlying factor on decision making. In conclusion, we recommend that new insights gained by understanding mothers' perspectives and traditional beliefs would be beneficial on planning new strategies to support breastfeeding.