Sultan Cem'in Portreleri Hakkında

Fatih II. Mehmed (1451-1481)'in talihsiz küçük oğlu Sultan Cem'in maceraları hakkında şimdiye kadar pek çok şey yazılmıştır. Bunların bir kısmı, Osmanlı tarihinden derlenmiş bilgilere dayanır. Bir kısmı ise Batı kaynaklarının yardımı ile meydana getirilmiştir. Nihayet bazıları da kaynaklardan veya ikinci el eserlerden toplanan bilgilerin, yazarın kabiliyet ve zevkine göre işlenerek romanlaştırılması suretiyle hazırlanan yayınlardır. Bütün bu irili ufaklı çalışmaların yanı sıra, hiç de az sayılamayacak bir diziyi de Sultan Cem'in portreleri hakkındaki araştırmalar teşkil etmektedir. Bunlar o kadar çok ve o kadar değişik görüşler ortaya koyarlar ki, Sultan Cem'in gerçeğe uygun bir portresinin olup olmadığı ve eğer varsa, hangisinin en doğru resmi olduğu bugün artık anlaşılamaz duruma gelmiştir. Sultan Cem'in portresi konusu karışık ve içinden çıkılmaz bir hale getirilmiş ve bu konu üzerinde hazırlanan son araştırma olan F. Babinger (1891-1967)'in bir makalesi ile de büsbütün çapraşık bir şekle sokulmuştur. Gelecek araştırmalara yol göstermek üzere Sultan Cem'in portreleri meselesini bir defa daha işlemeği lüzumlu gördük. Bu yazımızda Sultan Cem'in kesinlikle belki gerçek portresini ortaya koyamayacağız, fakat her halde de, bu konuyu şimdiki çapraşık durumundan biraz sıyırmış olacağız.

Testimonies to the Economic Vitality of Balat, The Mediaeval Miletus

The last few years have been marked by a renewed interest in the study of graffiti scratched into the plaster covering the walls of mediaeval buildings. These studies have concentrated either on inscriptions and coats-of-arms of Western pilgrims or on ship-graffiti, also known as akidographemata, scratched or carved predominantly into the walls of Christian monuments, churches and monasteries. In fact, the practice of scratching, carving or drawing graffiti, and especially those of ships, onto the walls of religious buildings was very widespread, extending in the east to Isfahan, in the south to the first cataract of the Nile, in the north as far as Helsingör, and in the west to the Rhine Valley.