Atatürk İlkelerinin Türk Dış Politikasına Etkisi
Çok tekrarlanan bir tarife göre, dış ilişkileri yönetmek anlamına gelen diplomasi için: "Mümkün olanın sanatıdır" denilmektedir. "Mümkün olanın elde edilmesi" şeklindeki tarif ilk bakışta, diplomasiye çok dar bir hudut çizdiği intibaını verebilir. Oysa ki, devletlerin güçlerini oluşturan öğelerden, stratejik konum, nüfus ve işgücü, doğal kaynaklar, endüstriyel ve tarımsal potansiyel ve gelişmişlik düzeyi, askerî güç gibi objektif kıstaslar yanında; sübjektif öğeler diyebileceğimiz ulusal moral, halkın dış politikayı desteklemekteki kararlılığı, topluma önderlik yapabilme bakımından ve halkın desteğini devamlı sağlayabilmek yönünden kuvvetli sayılan hükümetler, ve dış ilişkileri yürüten diplomatların kalitelerinin niteliği gibi hususlar işin içine girer. Diğer taraftan, devletlerin dış politikayı uygulamadaki araçlarının, uluslararası hukuka uygun biçimde kullanılmaları da kabildir.. (Meşru müdafaa, ambargo, barışçı bloküs, sıcak takip vs. gibi). Bütün bu hususlar dikkate alınınca, sözünü ettiğim diplomasi tarifinin verdiği kısıtlayıcı izlenimin doğru olmadığı, çünkü dış ilişkilerin meşru zeminlerde yürütülmesinin ve ulusal çıkarların kollanıp elde edilmesinin çok emek, sabır, bilgi ve tecrübe isteyen, icabında "hesaplanmış risk-calculated risk"leri de içeren, kısa ve uzun vadeli planlamaları, hatta siyasî ve askerî ittifaklar dahil çeşitli çalışma ve girişimleri gerektiren çok karmaşık bir "process" olduğu anlaşılır.
Impact Of The San Remo Terms On Turkey And British Polıcy
After the First World War, the victorious Allied powers were unable to
dispose of the Turkish question despite months of deliberation. The rivalry
of the Allİed powers, particularly of Great Britain and France, över the
lands of the old Ottoman Empire, the Greek occupation of Smyma in May
1919 and the subsequent rise of the Nationalİst Movement in the interior
under the leadership of Mustafa Kemal *1 which resisted the post-war Allied adjustments and defied the inability of the Ottoman govemment to
save the country from foreign invasİon, ali combined to make such a treaty
impossible for the Allies. When anti-Nationalist Damad Ferid Paşa, the
Grand Vizier and the Sultan's son-in-law, was İn power on 5 April 1920 for
the fourth time, the British were confident that the Ottoman government in
Constantinople was önce again in their camp. In British eyes, Damad Ferid
was perhaps more sincerely convinced than any other statesman of the first
rank that Turkey’s sole hope of salvatioıı lay in a good understanding with
Great Britain. 2 Now, İt was time for the Allies to complete the Turkish treaty and force Damad Ferid to sign it. The Supreme council met at San
Remo on 18 April with such a purpose in mind.
___
- Birleşmiş Milletler Türk Derneği Yayınları, No. 8, ATATÜRK'e Armağan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu Basımevi, Ankara 1982.
- The eastern Question: The Last Phase by Harry J, Psomiades, Thessaloniki 1968.