Egemen Güç Olarak Devlet İçinde Çocuğun Statüsü

Çocuk figürü, çocuk edebiyatında geleneksel olarak çocuğun arketipik özelliklerine bağlı olarak şekillenmiştir. Romantik edebiyat ile birlikte şekillenen çocuk figürü hem fiziksel hem de psikolojik olarak ailesine veya kendisine bakana muhtaç iken, değişen sosyal ve politik düzenler sonucunda bu figürün de tipik özellikleri değişmiştir. Postmodern edebiyatta karşılaşılan çocuk figürü sözü geçen çocuk tipinin aksine daha öznel ve kişiliğini oluşturmada ve kendisini ifade etmede son derece otonom bir tiptir. Bu tipolojik yaratının çocuk ve gençlik edebiyatı eserlerindeki yansıması da çocuğun neredeyse bir yetişkin kadar kişiselliğinin farkında bir davranış örüntüsüne bürünmesine yol açmış, bir yetişkinin özerkliğini kazanmıştır. Çocuk edebiyatının kimi zaman bir parçası kimi zaman da bir uzantısı sayılan gençlik edebiyatında da yeni gençliğini yaşayan kişi, çocuğa benzer olarak öznelliğini daha açık şekilde ifade ettiği bir sürece girmiştir. Söz konusu öznellik çocuğun veya gencin politik statüsünün de belirlenmesine ve sosyal anlamda daha ön planda olmasına yol açar. Nüfus ve politik yönetimsellik arasındaki ilişkiyi açıklayarak biyopolitika kavramını geliştiren Michel Foucault, yönetimselliğin sağladığı disipline edici kimi araçlar dolayısı ile bireylerin nüfus içindeki statülerinin belirlendiğinden bahseder. Bu bağlamda çocuk birey de nüfusun bir parçası olarak yönetimselliğin etkilerine maruz kalan, onlar tarafından şekillendirilen bir bireydir. Söz konusu olgu son dönem edebiyat eserlerinde de görülmektedir. Bunlar arasından Suzanne Collin’in Açlık Oyunları, Lois Lowry’nin Seçilmiş Kişi ve Gudrun Pausewang’ın Son Çocuklar romanları çocuk ve genç bireylerin yönetimsellik mekanizması içindeki davranış örüntülerinin görülebildiği romanlardır. Bu çalışmanın amacı, seçili edebiyat eserleri üzerinden çocuk ve genç bireyin postmodern yönetim anlayışındaki devlet düzeninde çocuk ve gencin statüsünün incelenmesidir.

Egemen Güç Olarak Devlet İçinde Çocuğun Statüsü

Çocuk figürü, çocuk edebiyatında geleneksel olarak çocuğun arketipik özelliklerine bağlı olarak şekillenmiştir. Romantik edebiyat ile birlikte şekillenen çocuk figürü hem fiziksel hem de psikolojik olarak ailesine veya kendisine bakana muhtaç iken, değişen sosyal ve politik düzenler sonucunda bu figürün de tipik özellikleri değişmiştir. Postmodern edebiyatta karşılaşılan çocuk figürü sözü geçen çocuk tipinin aksine daha öznel ve kişiliğini oluşturmada ve kendisini ifade etmede son derece otonom bir tiptir. Bu tipolojik yaratının çocuk ve gençlik edebiyatı eserlerindeki yansıması da çocuğun neredeyse bir yetişkin kadar kişiselliğinin farkında bir davranış örüntüsüne bürünmesine yol açmış, bir yetişkinin özerkliğini kazanmıştır. Çocuk edebiyatının kimi zaman bir parçası kimi zaman da bir uzantısı sayılan gençlik edebiyatında da yeni gençliğini yaşayan kişi, çocuğa benzer olarak öznelliğini daha açık şekilde ifade ettiği bir sürece girmiştir. Söz konusu öznellik çocuğun veya gencin politik statüsünün de belirlenmesine ve sosyal anlamda daha ön planda olmasına yol açar. Nüfus ve politik yönetimsellik arasındaki ilişkiyi açıklayarak biyopolitika kavramını geliştiren Michel Foucault, yönetimselliğin sağladığı disipline edici kimi araçlar dolayısı ile bireylerin nüfus içindeki statülerinin belirlendiğinden bahseder. Bu bağlamda çocuk birey de nüfusun bir parçası olarak yönetimselliğin etkilerine maruz kalan, onlar tarafından şekillendirilen bir bireydir. Söz konusu olgu son dönem edebiyat eserlerinde de görülmektedir. Bunlar arasından Suzanne Collin’in Açlık Oyunları, Lois Lowry’nin Seçilmiş Kişi ve Gudrun Pausewang’ın Son Çocuklar romanları çocuk ve genç bireylerin yönetimsellik mekanizması içindeki davranış örüntülerinin görülebildiği romanlardır. Bu çalışmanın amacı, seçili edebiyat eserleri üzerinden çocuk ve genç bireyin postmodern yönetim anlayışındaki devlet düzeninde çocuk ve gencin statüsünün incelenmesidir.

___

  • Ağkaya, O. (2018). Bir Reklam Arası: Distopya. Cogito, 56-72.
  • Atalay, İ. (2016). Karşılaştırmalı Edebiyat. Tekirdağ: ABC.
  • Baudrillard, J. (2013). Sessiz Yığınların Gölgesinde: Toplumsalın Sonu. İstanbul: Doğubatı.
  • Collins, S. (2005). Açlık Oyunları. İstanbul: Doğan.
  • Esposito, R. (2007). The Immunization Paradigm. Dialog, 22-30.
  • Foucault, M. (2008). The Birth of Biopolitics: Lectures at the College de France 1978-79. New York: Palgrave Macmillan.
  • Kale, N. (1997). Çocuk ve Ceza/Ceza Olgusuna Felsefi Bir Yorum. Ankara University Journal of Educational Sciences, 49-55.
  • Lowry, L. (2015). The Giver. New York: Scholastic.
  • Murdoch, B. (1995). Menschenverachtung und Feinbilder: The Message(s) of Gudrun Pausewang' Die Wolke. Neophilologus, 142-150.
  • Parman, T. (2020). Ergenliğin Tutkusu. İstanbul: YKY.
  • Pausewang, G. (2006). Son Çocuklar. İstanbul: Bulut.
  • Şen, A. (2013). Bilim Kurgu Sinemasında Gösteri, İsyan ve Adalet: Açlık Oyunları. İlet-i-şim, 150-158.
  • Üremen, P. K. (2017). Foucault'nun İktidar Kavramı ve Agamben'in Olağanüstü Hal Açılımı. Doğu Batı: Distopya, 150-157.