Lewis Carroll, Alice'in iki farklı hayali diyarda geçen maceralarını anlattığı kitaplarında küçük bir kızın rüyalarında gördüğü dünyaları betimler. Ne var ki Alice, Harikalar Diyarı ve Aynalar Ülkesine gittiğinde istemeden de olsa bir tehdit unsuruna dönüşür ve buraların yerlileri için bir şekilde tehlike teşkil eder. Bu diyarlarda yaşayanlara yönelen bu saldırgan ve şiddet içerikli davranışlar kendilerini genelde kültürel etkileşimlerin gerçekleştiği tanışma, karşılaşma, partiler, toplantılar gibi durumlarda gösterir. Fakat bazı durumlarda, Alice bir tür karşı saldırıya da maruz kalır. Bu saldırgan tavırlar, sadece Alice'e karşı gösterilen bir savunma hareketi değil, o diyarların sakinlerinin kendilerinden olanlara da gösterdikleri bir tür davranış biçimidir. Her iki taraf için de şiddet, genelde kibar tavırların ya da yerleşik ve hiç sorgulanmayan kültürel değerlerin arkasına gizlenmiştir. Bu sebeple, dönemin burjuva sınıfı çocukları için yazılmış olan bu eserlerde, saldırganlık ve şiddet örnekleri bir şekilde komik, eğlenceli ve fantastik yollarla hem gizlenir hem de hoş görülür. Bu eserde, bahsi geçen Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın İçinden adlı romanlardaki kültürel şiddet ve saldırganlık örneklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

In Lewis Carroll's books about Alice and her adventures in two unlikely and fantastic worlds, the writer draws a lively picture of a young girl's dreamland. Yet when she enters the worlds of Wonderland and the Looking-glass, she accidentally becomes a threatening figure who herself presents possible dangers for the inhabitants of these places. The violence and aggression directed to the occupants of these lands manifest themselves in different forms within cultural interactions such as greetings