Güneybatı Anadolu - Göller Yöresi’ndeki Prehistorik Ada ve Göl Kıyısı Yerleşimleri

Güneybatı Anadolu’daki Göller Yöresi, Prehistorik dönemler göz önüne alındığında, arkeolojik açıdan en iyi araştırılmış bölgelerden biridir. Daha Mellaart’ın yaptığı yüzey araştırmalarında, prehistorik dönemlere tarihlenen çok sayıda höyük yerleşimi tespit edilmişti. Ayrıca arkeolojik kazıların yürütüldüğü Hacılar, Suberde, Erbaba, Kuruçay, Höyücek ve Bademağacı gibi höyükler, gerek mimari bulguları gerekse zengin buluntuları ile Neolitik Dönem’den Tunç Çağı’na dek bölgenin kültürel gelişimini gözler önüne sermiştir. Bölgede rastlanan yerleşim tipleri arasında, tüm Anadolu’da olduğu gibi, en sık karşılaşılanı höyüklerdir. Bunlar aynı zamanda bereketli ovaların kenarında tercih edilen konumlarıyla, en kolay tespit edilebilenlerdir. Bir diğer yerleşim tipi, savunma kaygısıyla yüksekçe tepelerin üzerine konumlanan, tepe üstü yerleşimleridir. Bir de düzlük alanlara kurulan yerleşimler mevcuttur. Bunlar genelde ovalık alanlarda veya ovayı çevreleyen yamaçlarda konumlanır, kural olarak kısa süreli yerleşimlerdir. Bölgede karşılaşılan ve şimdiye dek pek araştırılmayan yerleşim tipi ada veya göl kıyısı yerleşimleridir. Bu tipe giren yerleşimler, özellikle güneybatı Anadolu’daki Göller Yöresi’nde, bölgeye özgü karakteristik bir yerleşim şekli olarak karşımıza çıkar. Bölgede toplam sayıları şimdilik 37 olan ada ve göl kıyısı yerleşimleri tespit edilmiştir. Bunların çoğu, göl kıyısında, göle doğru uzanan, hafif yüksekçe yarımadalar üzerinde konumlanır. Burdur Gölü gibi bazı göllerde günümüz modern sulama teknikleri ile su seviyesinin düştüğü, hatta Kestel Gölü’nde olduğu gibi bazı durumlarda göl havzalarının tamamen kurutulduğu görülürken; Beyşehir Gölü gibi bazı göllerde su seviyesinin yükseldiği gözlenir. Paleocoğrafya araştırmaları genel olarak son Buzul döneminden bu yana su seviyelerinde düşüş yaşandığına işaret eder. Post-Glazial klima optimumunda olduğu gibi (M.Ö. 6000-2000) ara dönemlerde, iklimsel değişimlerle bağlantılı olarak su seviyelerinde geçici yükselmeler yaşanmıştır. Prehistorik ada ve göl kıyısı yerleşimlerine bakıldığında, bunların kullanımı sırasında su seviyesine bağlı değişimlerin etkilerine dair iz olmadığı görülür. Buna karşın su seviyesindeki iklimsel etmenlere bağlı değişikliklerin, civar yerleşimlerin tarihine etkilerinin tam olarak anla- şılabilmesi için, bu yönde jeomorfolojik, paleobotanik, sedimental ve arkeolojik araştırmaların birbirlerini tamamlar şekilde yürütülmesi gereklidir. Göl kıyısı yerleşimleri dışında, dokuz ada yerleşimi tespit edilmiştir. Bunlardan bazıları, doğal yollar ile bazıları ise yapay olarak karayla bağlantıya sahiptir. Ada ve göl kıyısı yerleşimlerinin tarihlemesi, yüzey araştırmalarında ele geçen keramikler yardımıyla yapılmıştır. Bölge malzemesi, gerek Göller Yöresi’nde gerekse yakın komşu bölgelerde yapılan kazılarda bulunan ve stratigrafik katmanlardan gelen keramikler ile oldukça sağlam bir kronolojiye oturmaktadır. Ada yerleşimlerinden sadece bir tanesi kazılardan bilinmektedir: Suğla Gölü’ndeki Suberde/Görüklük Tepe. Burası aynı zamanda, Akeramik Neolitik tabakaları ile (M.Ö. 7080-6820 cal.) bu tip yerleşimlerin şimdiye dek bilinen en eski örneğidir. Geç Neolitik Dönem’e ait, Göller Yöresi’nin doğu kesimlerinde, Beyşehir ve Suğla Gölleri civarında, toplam 3 yerleşim mevcuttur. Erken Kalkolitik’le birlikte bölgenin batısında da görülmeye başlar. Toplam 5 adetle Geç Kalkolitik Dönem’de de aynı sayıda devam eder. Ada ve göl kıyısı tipindeki yerleşimlerin sayısı Erken Tunç Çağı ile birlikte 33’e çıkmaktadır. Bunlardan 5 tanesi ETÇ 1; 22 tanesi ETÇ 2 ve 12 tanesi ETÇ 3 dönemlerine tarihlenir. M.Ö. 2. bine gelindiğinde sayının 10’a düştüğü görülür. Bunlardan 9 tanesi Orta Tunç, 1 tanesi Geç Tunç dönemlerine tarihlenen malzemeye sahiptir. Ada ve göl kıyısı yerleşimlerinin dönemlere göre sayısal dağılımı, bölgedeki diğer yerleşimlerin sayısal dağılımı ile karşılaştırıldığında, yerleşim sayılarında yaşanan değişimlerin, özellikle Tunç Çağı’nda, doğru orantılı olduğu görülür. Erken Tunç Çağı’nda gözlenen, yerleşim sayısındaki ani farklılıkların, bölgede yaşanan iklimsel değişikliklerle ilişkili olabileceği düşünülmektedir. M.Ö. 2. binde yerleşim sayısındaki ciddi düşüşler ise, tüm batı Anadolu’da gözlenen bir durum olup, nüfusun yer değiştirmesi; değişen yerleşim politikası ve dönemin stabil olmayan siyasi-askeri durumu ile birlikte nüfusun büyük merkez kentlere taşınması ile açıklanabilir. Prehistorik dönemlerde ada ve göl kıyısı yerleşim tipinin kurulma amacı savunma kaygı- sının dışında olmalıdır. Nitekim M.Ö. 2. bin yerleşimlerine baktığımızda, tüm batı Anadolu’da savunma kaygısıyla tepe üstü yerleşimlerinin sayısı artarken, ada ve göl kıyısı yerleşimlerinin sayısının azaldığı görülür. Bu tip yerleşimlerin kurulmasının asıl amacı ekonomik faktörler ve belli bazı ticari ürünlerin kazanımı olmalıdır. Göl coğrafyasında ticari meta olarak kullanılabilecek ürünler arasında balık, midye, çeşitli kuş türleri, saz ve tuz sayılabilir. Nüfusun artması ve azalmasına bağlı olarak bu ürünlere olan talep de değişmektedir. Bu iki olgu arasındaki ilişki yerleşim sayıları arasındaki ile uyumludur.

Prehistoric Island and Lake-Shore Settlements in the Lake District of Southwest Anatolia

Güneybatı Anadolu'daki Göller Yöresi, Prehistorik dönemler göz önüne alındığında, arkeolojik açıdan en iyi araştırılmış bölgelerden biridir. Daha Mellaart'ın yaptığı yüzey araştırmalarında, prehistorik dönemlere tarihlenen çok sayıda höyük yerleşimi tespit edilmişti. Ayrıca arkeolojik kazıların yürütüldüğü Hacılar, Suberde, Erbaba, Kuruçay, Höyücek ve Bademağacı gibi höyükler, gerek mimari bulguları gerekse zengin buluntuları ile Neolitik Dönem'den Tunç Çağı'na dek bölgenin kültürel gelişimini gözler önüne sermiştir. Bölgede rastlanan yerleşim tipleri arasında, tüm Anadolu'da olduğu gibi, en sık karşılaşılanı höyüklerdir. Bunlar aynı zamanda bereketli ovaların kenarında tercih edilen konumlarıyla, en kolay tespit edilebilenlerdir. Bir diğer yerleşim tipi, savunma kaygısıyla yüksekçe tepelerin üzerine konumlanan, tepe üstü yerleşimleridir. Bir de düzlük alanlara kurulan yerleşimler mevcuttur. Bunlar genelde ovalık alanlarda veya ovayı çevreleyen yamaçlarda konumlanır, kural olarak kısa süreli yerleşimlerdir. Bölgede karşılaşılan ve şimdiye dek pek araştırılmayan yerleşim tipi ada veya göl kıyısı yerleşimleridir. Bu tipe giren yerleşimler, özellikle güneybatı Anadolu'daki Göller Yöresi'nde, bölgeye özgü karakteristik bir yerleşim şekli olarak karşımıza çıkar. Bölgede toplam sayıları şimdilik 37 olan ada ve göl kıyısı yerleşimleri tespit edilmiştir. Bunların çoğu, göl kıyısında, göle doğru uzanan, hafif yüksekçe yarımadalar üzerinde konumlanır. Burdur Gölü gibi bazı göllerde günümüz modern sulama teknikleri ile su seviyesinin düştüğü, hatta Kestel Gölü'nde olduğu gibi bazı durumlarda göl havzalarının tamamen kurutulduğu görülürken; Beyşehir Gölü gibi bazı göllerde su seviyesinin yükseldiği gözlenir. Paleocoğrafya araştırmaları genel olarak son Buzul döneminden bu yana su seviyelerinde düşüş yaşandığına işaret eder. Post-Glazial klima optimumunda olduğu gibi (M.Ö. 6000-2000) ara dönemlerde, iklimsel değişimlerle bağlantılı olarak su seviyelerinde geçici yükselmeler yaşanmıştır. Prehistorik ada ve göl kıyısı yerleşimlerine bakıldığında, bunların kullanımı sırasında su seviyesine bağlı değişimlerin etkilerine dair iz olmadığı görülür. Buna karşın su seviyesindeki iklimsel etmenlere bağlı değişikliklerin, civar yerleşimlerin tarihine etkilerinin tam olarak anla- şılabilmesi için, bu yönde jeomorfolojik, paleobotanik, sedimental ve arkeolojik araştırmaların birbirlerini tamamlar şekilde yürütülmesi gereklidir. Göl kıyısı yerleşimleri dışında, dokuz ada yerleşimi tespit edilmiştir. Bunlardan bazıları, doğal yollar ile bazıları ise yapay olarak karayla bağlantıya sahiptir. Ada ve göl kıyısı yerleşimlerinin tarihlemesi, yüzey araştırmalarında ele geçen keramikler yardımıyla yapılmıştır. Bölge malzemesi, gerek Göller Yöresi'nde gerekse yakın komşu bölgelerde yapılan kazılarda bulunan ve stratigrafik katmanlardan gelen keramikler ile oldukça sağlam bir kronolojiye oturmaktadır. Ada yerleşimlerinden sadece bir tanesi kazılardan bilinmektedir: Suğla Gölü'ndeki Suberde/Görüklük Tepe. Burası aynı zamanda, Akeramik Neolitik tabakaları ile (M.Ö. 7080-6820 cal.) bu tip yerleşimlerin şimdiye dek bilinen en eski örneğidir. Geç Neolitik Dönem'e ait, Göller Yöresi'nin doğu kesimlerinde, Beyşehir ve Suğla Gölleri civarında, toplam 3 yerleşim mevcuttur. Erken Kalkolitik'le birlikte bölgenin batısında da görülmeye başlar. Toplam 5 adetle Geç Kalkolitik Dönem'de de aynı sayıda devam eder. Ada ve göl kıyısı tipindeki yerleşimlerin sayısı Erken Tunç Çağı ile birlikte 33'e çıkmaktadır. Bunlardan 5 tanesi ETÇ 1; 22 tanesi ETÇ 2 ve 12 tanesi ETÇ 3 dönemlerine tarihlenir. M.Ö. 2. bine gelindiğinde sayının 10'a düştüğü görülür. Bunlardan 9 tanesi Orta Tunç, 1 tanesi Geç Tunç dönemlerine tarihlenen malzemeye sahiptir. Ada ve göl kıyısı yerleşimlerinin dönemlere göre sayısal dağılımı, bölgedeki diğer yerleşimlerin sayısal dağılımı ile karşılaştırıldığında, yerleşim sayılarında yaşanan değişimlerin, özellikle Tunç Çağı'nda, doğru orantılı olduğu görülür. Erken Tunç Çağı'nda gözlenen, yerleşim sayısındaki ani farklılıkların, bölgede yaşanan iklimsel değişikliklerle ilişkili olabileceği düşünülmektedir. M.Ö. 2. binde yerleşim sayısındaki ciddi düşüşler ise, tüm batı Anadolu'da gözlenen bir durum olup, nüfusun yer değiştirmesi; değişen yerleşim politikası ve dönemin stabil olmayan siyasi-askeri durumu ile birlikte nüfusun büyük merkez kentlere taşınması ile açıklanabilir. Prehistorik dönemlerde ada ve göl kıyısı yerleşim tipinin kurulma amacı savunma kaygı- sının dışında olmalıdır. Nitekim M.Ö. 2. bin yerleşimlerine baktığımızda, tüm batı Anadolu'da savunma kaygısıyla tepe üstü yerleşimlerinin sayısı artarken, ada ve göl kıyısı yerleşimlerinin sayısının azaldığı görülür. Bu tip yerleşimlerin kurulmasının asıl amacı ekonomik faktörler ve belli bazı ticari ürünlerin kazanımı olmalıdır. Göl coğrafyasında ticari meta olarak kullanılabilecek ürünler arasında balık, midye, çeşitli kuş türleri, saz ve tuz sayılabilir. Nüfusun artması ve azalmasına bağlı olarak bu ürünlere olan talep de değişmektedir. Bu iki olgu arasındaki ilişki yerleşim sayıları arasındaki ile uyumludur.

___

  • Arık 2010 R. Arık, “2008 Yılı Kubad-Abad Kazıları”, KST 31.3 (2010) 199-211.
  • Barjamovic 2011 G. Barjamovic, A Historical Geography of Anatolia in the Old Assyrian Colony Period (2011).
  • Becks 2013 R. Becks, “Settlement Patterns and Socio-Political Landscape of Western Anatolia in the Middle and Late Bronze Age: A Geoarchaeological View”, in: N. C.
  • Stampolidis – Ç. Maner – K. Kopanias (eds.), NOSTOI - Indigenous Culture, Migration and Integration in the Aegean Islands and Western Anatolia during the Late Bronze and Early Iron Age, İstanbul, 31 Mart - 3 Nisan 2011. Conference Proceedings (forthcoming).
  • Bond et al. 1997 G. Bond – W. Showers – M. Cheseby – R. Lotti – P. Almasi – P. deMenocal – P. Priore – H. Cullen – I. Hajdas – G. Bonani, “A Pervasive Millennial-Scale Cycle in North Atlantic Holocene and Glacial Climates”, Science 278, 1997, 1257-1266.
  • Bordaz 1968 J. Bordaz, “The Suberde excavations, Southwestern Turkey. An Interim Report”, TAD 17.2, 1968, 43-71.
  • Bordaz 1969 J. Bordaz, “A Preliminary Report of the 1969 Excavations at Erbaba, a Neolithic Site near Beyşehir, Turkey”, TAD 18.2, 1969, 59-64.
  • Bordaz – Bordaz 1976 J. Bordaz – L. A. Bordaz, “Erbaba Excavations, 1974”, TAD 23.2, 1974, 39-43.
  • Bordaz – Bordaz 1982 J. Bordaz – L. A. Bordaz, “Erbaba: The 1977 and 1978 Seasons in Perspective”, TAD 26.1, 1974, 85-93.
  • Cohen – Erol 1969 H. R. Cohen – O. Erol, “Aspects of the Palaeogeography of Central Anatolia”, Geogr. Journal 135-3, 1969, 388-398.
  • deMenocal 2001 P. B. deMenocal, “Cultural Responses to Climate Change during the Late Holocene”, Science 292, 2001, 667-673.
  • Duru 1994 R. Duru, Kuruçay Höyük I. Results of the excavations 1978-1988: The Neolithic and Early Chalcolithic periods (1994).
  • Duru 1996 R. Duru, Kuruçay Höyük II. Results of the Excavations 1978-1988: The Late Chalcolithic and Early Bronze Settlements (1996).
  • Duru 2008 R. Duru, From 8000 BC to 2000 BC: Six Thousand Years of the Burdur-Antalya Region (2008).
  • Duru – Umurtak 2005 R. Duru – G. Umurtak, Höyücek. Results of the Excavations 1989-1992 (2005).
  • Erinç 1978 S. Erinç, “Changes in the Physical Environment in Turkey since the End of the Last Glacial”, in: W. C. Brice (ed.), The Environmental History of the Near and Middle East since the last Ice Age (1978) 87-110.
  • Erol 1978 O. Erol, “The Quaternary History of the Lake Basins of Central and Southern Anatolia”, in: W. C. Brice (ed.), The Environmental History of the Near and Middle East since the last Ice Age (1978) 111-139.
  • Farrand 1964 W. R. Farrand, “Geology and Physiography of the Beyşehir-Suğla Depression, Western Taurus Lake Distict, Turkey”, TAD 13.1, 1964, 149-154.
  • French 1968 D. H. French, Anatolia and the Aegean in the Third Millennium BC (University of Cambridge Unpublished PhD Thesis Cambridge 1968).
  • Hall 1986 A. S. Hall, “An Epigraphical Survey in the Kibyratis 1984”, AST 3, 1986, 187-190.
  • Harmankaya et al. 1997 S. Harmankaya – O. Tanındı – M. Özbaşaran, TAY. Türkiye Arkeolojik Yerleşimleri, Vol. 2 - Neolitik (1997).
  • Harmankaya et al. 1998 S. Harmankaya – O. Tanındı – M. Özbaşaran, TAY. Türkiye Arkeolojik Yerleşimleri, Vol. 3 - Kalkolitik (1998).
  • Harmankaya – Erdoğu 2002 S. Harmankaya – B. Erdoğu, TAY. Türkiye Arkeolojik Yerleşimleri, Vol. 4b - İlk Tunç (2002).
  • Hütteroth – Höhfeld 2002 W.-D. Hütteroth – V. Höhfeld, Türkei. Wissenschaftliche Länderkunden (2002).
  • Lloyd – Mellaart 1962 S. Lloyd – J. Mellaart, Beycesultan, Vol. I. The Chalcolithic and Early Bronze Age Levels (1962).
  • Lloyd – Mellaart 1965 S. Lloyd – J. Mellaart, Beycesultan, Vol. II. The Middle Bronze Age Architecture and Pottery (1965).
  • Lloyd 1972 S. Lloyd, Beycesultan, Vol. III.1. Late Bronze Age Architecture (1972).
  • Mellaart 1954 J. Mellaart, “Preliminary Report on a Survey of Pre-Classical Remains in Southern Turkey”, AnatSt 4, 1954, 175-240.
  • Mellaart 1958 J. Mellaart, “Second Millenium Pottery from the Konya Plain and Neighbourhood”, Belleten XXII, 1958, 311-345.
  • Mellaart 1961 J. Mellaart, “Early Cultures of the South Anatolian Plateau”, AnatSt 11, 1961, 159-184.
  • Mellaart 1963 J. Mellaart, “Early Cultures of the South Anatolian Plateau, II - The Late Chalcolithic and Early Bronze Age in the Konya Plain”, AnatSt 13, 1963, 199-236.
  • Mellaart 1970 J. Mellaart, Excavations at Hacilar (1970).
  • Mellaart – Murray 1995 J. Mellaart – A. Murray, Beycesultan, Vol. III.2. Late Bronze Age & Phrygian Pottery and Middle & Late Bronze Age Small Objects (1995).
  • Ormerod 1911-12 H. A. Ormerod, “Prehistoric Remains in S.W. Asia Minor”, BSA 18, 1911-12, 80-94.
  • Özsait 1976-77 M. Özsait, “Pisidya Bölgesinde Yeni Prehistorik İskân Yerleri (I): Kuruçay, Çiğirkankaya, Çallıca, Yağlıyurt Yerleşmeleri”, Anadolu Araştırmaları 4-5, 1976- 1977, 71-95.
  • Özsait 1980 M. Özsait, İlkçağ Tarihinde Pisidya. Başlangıçtan Büyük İskender Devrinin Sonuna Kadar (1980).
  • Özsait 1983 M. Özsait, “Pisidya Bölgesinde Yeni Prehistorik İskân Yerleri (II)”, Anadolu Araştırmaları 9, 1983, 133-148.
  • Özsait 1984 M. Özsait, “Burdur Çevresinde Prehistorik Araştırmaları”, AST 1, 1984, 7-12, 195-200.
  • Özsait 1985 M. Özsait, “1983 Yılı Burdur - Isparta Çevresi Prehistorik Araştırmaları”, AST 2, 1985, 205-220.
  • Özsait 1986a M. Özsait, “Pisidya Bölgesinde Yeni Prehistorik İskân Yerleri (III)”, Anadolu Araştırmaları 10, 1986, 73-88.
  • Özsait 1986b M. Özsait, “1984 Yılı Burdur - Isparta Çevresi Tarih Öncesi Araştırmaları”, AST 3, 1986, 389-408.
  • Özsait 1989 M. Özsait, “Pisidya Bölgesinde Yeni Prehistorik İskân Yerleri (IV)”, Anadolu Araştırmaları 11, 1989, 1-45.
  • Özsait 1990a M. Özsait, “1985 Yılı Burdur-Bucak Çevresi Tarihöncesi Araştırmaları”, TTK 10-1, 1990, 97-100.
  • Özsait 1990b M. Özsait, “1987 ve 1988 Yılı Senirkent Çevresi Tarihöncesi Araştırmaları”, AST 7, 1990, 381-389.
  • Özsait 1991 M. Özsait, “Nouveaux Sites Contemporains de Hacılar en Pisidie Occidentale”, Anatolia Antiqua / Eski Anadolu 1, 1991, 59-118.
  • Özsait 1994 M. Özsait, “1992 Yılı Isparta-Gelendost Yüzey Araştırmaları”, AST 11, 1994, 301-310.
  • Özsait 2004a M. Özsait, “2002 Yılı Burdur ve Isparta Yüzey Araştırmaları”, AST 21-2, 2004, 285-294.
  • Özsait 2004b M. Özsait, “Survey in the Lakes Region (Pisidia) in 2003”, Anmed 2, 2004, 79-84.
  • Özsait 2005 M. Özsait, “2003 Yılı Göller Bölgesi Yüzey Araştırmaları”, AST 22-2, 2005, 251-262.
  • Özsait 2007 M. Özsait, “Arkeolojik Verilerin Işığı Altında Burdur”, in: G. Yıldız – M. Z. Yıldırım – Ş. Kazan (eds.), I. Burdur Sempozyumu. Burdur, 16-19 Kasım 2005 (2007) I. Cilt, 696-715.
  • Solecki 1964 R. S. Solecki, “An archaeological reconnaissance in the Beyşehir-Suğla area of South Western Turkey”, TAD 13.1, 1964, 129-154.
  • Vanhaverbeke – Waelkens 2003 H. Vanhaverbeke – M. Waelkens, The Chora of Sagalassos. The Evolution of the Settlement Pattern from Prehistoric until Recent Times (2003)