“Kentin Sanatla Olan Hikâyesi” Üzerine Deniz Artun ile Söyleşi

Esra Can: Osmanlı’dan miras alınan ve Cumhuriyet’te devam eden Türkiye’nin modernleşme projesinde ‘kent’ ve ‘sanat’ dinamikleri nelerdir? Kent-kır/merkez-çevre ikiliğinden söz etmek mümkün müdür? Mümkünse bu ikiliklere nasıl yaklaşmak gerekir?  Deniz Artun: Mümkündür tabii, ancak söz konusu sanatta modernleşme olduğunda, merkezi İstanbul ya da Ankara olarak değil, Paris olarak kabul etmek ve Türkiye’yi çeperinde değerlendirmek gerekebilir. Bu değerlendirmenin anahtarı, modernleşme projesinin önemli ‘araç’larından biri, devletin yetenekli sanat öğrencilerine verdiği burslardır. Akademi kurulmadan önce, resim derslerinin askeri okulların müfredatına mahsus olduğu bilinir. Bu okullar içinden, Mühendishane-i Berri Humayun mezunu Ferik İbrahim Paşa, 1839 yılında, yani Tanzimat Fermanı ile eş zamanlı olarak “resim tahsili” için Paris’te bulunur ve masrafları padişah Abdülmecid tarafından karşılanır. Bu ilk örneği Islahat Fermanı, Birinci ve İkinci Meşrutiyet’in ilanı ve nihayet Cumhuriyet’in ilanı ile eş zamanlı başka burslu öğrenciler izler. Sayıları gitgide artan bu genç sanatçıların modernleşmenin en ciddi etaplarına eşlik etmeleri tesadüf değildir. Ferik İbrahim padişahın ta kendisine, ardından gidenler 1882’de İstanbul’da kurulacak Sanayi-i Nefise Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atanırlar. 1923’ten sonrakiler ağırlıklı olarak Ankara’daki, 1931’den sonrakiler ise İzmir, Bursa, Antalya, derken Çankırı, Erzurum, Kayseri, Sivas’taki ortaokul ve liselerde, özellikle de öğretmen okullarında görev alırlar. Böylece, sanatta modernleşmenin başkenti Paris’ten taşınan tohumların ‘merkez’den ‘çeper’e saçılarak, sırasıyla sarayda, İmparatorluk başkentinde, Cumhuriyet başkentinde ve ardından Anadolu’da yeşereceğine inanılır. 
Anahtar Kelimeler:

Kent, Sanat

___

  • Can, E. (2013). “Kentin Sanatla Olan Hikâyesi” Üzerine Deniz Artun ile Söyleşi. İdealKent Kent Araştırmaları Dergisi, 284-289.