TÜRKİYE MEDYASINDA KAYIP BEYAZ KADIN SENDROMU

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri son yıllarda giderek artan şekilde uluslararası akademik tartışmalarda yer almaktadır. Medyanın bu sorunlu alanı ele alış biçimi ve özellikle şiddete maruz kalan ya da erkekler tarafından öldürülen kadınları temsil etme biçimleri ise iletişim çalışmaları alanında ağırlığını artırmaktadır. Türkiye’de bu çalışmalar gözden geçirildiğinde genelde haber dili, haber görselleri üzerinden yanlış temsil biçimleri, ataerkil kültürü içselleştiren gazetecilik pratikleri gibi konular ön plana çıkmaktadır. Son yıllarda uluslararası literatürde kendisine yer bulan “kayıp beyaz kadın sendromu” ya da “kayıp güzel kız sendromu” kavramları, medyanın kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini; cinsiyet, ırk, yaş, genel geçer güzellik normlarına uygunluk, sansasyonellik ya da müstehcen detayların varlığı, mesleki prestij ve algılanan zenginlik düzeyi gibi filtrelere göre haber değerini ve habere ne kadar yer verileceğini belirlediğine işaret etmektedir. Kayıp beyaz kadın sendromunun Türkiye’de ana akım medyada var olup olmadığını sorgulayan bu çalışma, “beyaz” kavramını ten rengine gönderme yapmaktan ziyade, yukarıda sözü edilen filtrelere bir referans olarak ele almaktadır. Bu araştırma, Similarweb’in Nisan 2022 verilerine göre Türkiye’de en çok ziyaret edilen 4 haber sitesinin kadın cinayetleri haberlerine yönelik içerik analizine dayanmaktadır. Son 5 yılda işlenen kadın cinayetlerinden, Anıt Sayaç verileri kullanılarak 104 kişilik bir örneklem seçilmiştir. Örnekleme dâhil olan kadın cinayetlerine yönelik Hürriyet, Sözcü, Milliyet ve Sabah gazetelerinin web sitelerinin, vaka ile ilgili ilk haberi takiben 1 ay içerisinde yayımladıkları haberler (toplam 1706 haber) incelenmiş ve ilgili “beyazlık” kriterlerine göre kadın cinayetlerinin görünürlüğü arasındaki farklar tespit edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda Türkiye’de kadın cinayetlerinin haberleştirilmesinde “kayıp beyaz kadın sendromu”nun varlığını destekleyen bulgulara ulaşılmıştır.