RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDAN NEFRET DEVŞİRMEK: SURİYELİ SIĞINMACILARA YÖNELİK ÇEVRİMİÇİ NEFRET SÖYLEMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Dijital kitle iletişim araçları, sahip olduğu algoritmalar sayesinde çevrimiçi ağlarda içerik üreten kullanıcılara görüş ve fikirlerini paylaşabilme olanağı vermesinin yanı sıra kaynak ile alıcı arasında yoğun etkileşim vadeden mecralardır. Bu yönüyle kullanıcıların söylem üretebildiği, görüş ya da fikir paylaşabildiği etkili mecralardır. Diğer yandan kullanıcılar tarafından üretilen ayrımcı, ötekileştiren ve nefret içeren ifadeler de bahse konu ağların algoritmaları sayesinde hızla yayılabilmektedir. Çevrimiçi ağlarda üretilen nefret söylemi kimi zaman bireyleri hedef alırken, çoğu zaman konumları tartışmalı azınlık gruplarına yönelmektedir. Bu minvalde ülkelerinde yaşanan iç savaşın ardından kontrolsüz bir şekilde Türkiye’ye zorunlu ve kitlesel olarak göç eden Suriyeli sığınmacılar, çevrimiçi ağlarda üretilen ayrımcı ve ötekileştirici nefret söylemlerine sıkça maruz kalmaktadırlar. Çalışmanın ilgi odağında çevrimiçi ağlarda üretilen nefret söylemi bulunmaktadır. Bu kapsamda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekâta giriştiği 24 Şubat ile 24 Mart 2022 tarihleri arasında savaşın tarafı olmamasına rağmen Suriyeli sığınmacılara yönelik Twitter’da üretilen ayrımcı, ötekileştirici ve nefret içeren söylem öbeklerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın araştırma evreni olarak belirlenen toplam sekiz Twitter etiketi (hashtag) arasından hem Rusya-Ukrayna savaşına gönderme yapan hem de Suriyeli sığınmacıları hedef alan içerikler süzülerek, analiz edilmektedir. Dolayısıyla ülkemizdeki sığınmacılara yönelik nefret söylemi konusunda üretilen pek çok araştırmadan farklı olarak çalışmanın özgün yanı; “Suriyeli sığınmacıların tarafı olmadıkları bir savaş üzerinden nefret içeren paylaşımlara dâhil edilmeleriyle somutlaşan” fiili duruma dikkat çekmesinden kaynaklanmaktadır. Netice olarak savaş halini yorumlayan paylaşımlarda bir yandan Rusya’nın saldırganlığı mahkûm edilerek Ukrayna’nın savunma azmi yüceltilirken; diğer yandan Suriyeli sığınmacıların ırkçı, cinsiyetçi ve militarist ifadelerle konuya dâhil edilmesi, çevrimiçi ağlarda üretilen nefret söyleminin doğası üzerinde yeniden düşünülmesi bakımından bir dizi ipucu ortaya koymaktadır.