Postmodernizmin Cadısı: Diamanda Galas

Bu makalede, şov ile performans arasındaki, günümüzde iyice bulanıklaşan alanda sahiciliğiyle bir performanssanatçısı olarak öne çıkan Diamanda Galas’ın, müziğini edebiyat ve performans ile buluştururken politik tavrındanda asla ödün vermeyişi üzerinde durulacaktır.Kendisi için “auteur” (yazar) nitelemesini tercih eden, üç buçuk oktavlık soprano Diamanda Galas, sesini kıyımlarauğrayanların, yurtlarından kovulan halkların, işkence görenlerin, ezilen kadınların, fahişelerin, toplumdan dışlananeşcinsellerin, AIDS hastalarının yanında, onların lehine bir silah gibi kullanıyor; özgürlük kavramına vurguyaparak bizzat direnişin ve karşı koyuşun sesine dönüşüyor. Blues, gospel, caz, klasik müzik, folk, rembetiko verock etkili müziğinde ölüm, hastalık, kötülük, adaletsizlik gibi karanlık temaları daha çok kullanan Galas,Baudelaire, Artaud, Nerval, Pasolini, Genet, Poe, Celan, Adonis, Michaux, Vallejo gibi yazar ve şairlerin metinlerindende yararlanıyor.Bu makale, günümüz sanatında başkaldırının en güçlü kadın seslerinden biri olan Diamanda Galas’ın özgünlüğünüve önemini vurgulamayı amaçlamaktadır
Anahtar Kelimeler:

-