Muhammed Esed’in “Mekke’ye Giden Yol” Adlı Eseri Üzerine

Coşkunun yalazında, gençlik arzu ve tutkularının koynunda sürgit yalpalayan bohemi bir dünyadan kaçışın hikâyesiydi O’nunki... İsminde davet edici bir hal barındıran bu yol “Mekke Mekke güzel şehir “diye mırıldandığımız ezginin hoş motifleri (nakarat) olmalarının ötesinde bir entelektüel heyecan ile başlayıp acar gazeteci heyulasıyla, kızıl kumlarda kaybolan ayak izlerinde taşınan bir sevdanın dinmeyen ıstırabına dönüşüyor. Kâh kum fırtınasının susuzluğu, kâh bozkırların sert diriltici rüzgârlarıyla, volkanik bir tutku örülüyor bu giden yolda. O’nunki sadece fantastik peri masallarında görülen çelik bir irade gücü ve cür’et ile açıklanabilir. İktidar kanatlarının himayesinde, keçi kılı çadırlarda kumlardan cam kristaller döşüyor çölün bedevi yaşamına. Hiçliğin kanat çırptığı bu sessizlikte, havada asılı kalan amansız anlam arayışı... Anlamın da ötesinde ikna olmak, kalbin mutmain olması. Zihnin alacakaranlığı çölün sükûnet damıtan yıldızlarıyla aydınlanıyor. Hayatın rahminde mayalanan, hedefe gerilmiş yaydan fırlayan bir ok gibi; Tanrı’nın sırlarına biteviye koşunun adı oluyor. Eylem ve serüveni hiç bitmeyen müzmin bir gezgin. Sonunda Mesih’in kutsal nefesi ile dirilirken, çağımızın çorak topraklarında yetişecek fidanlar için can suyuna dönüşüyor. Artık inancın verdiği ışık ve kudretin büyüklüğünün farkında bir bilinç kuşanmış doruklarda teneffüs ettiği zevk ile sarhoş Onunla hemhal... Evet... Yıllardır kitaplığımın raflarında mahzun bakışlar arasında okunmayı bekleyen bu kitap, kutlu günlerin Covid-19 gölgesinde, dimağlarda hoş bir çöl esintisi bırakarak hafızalardaki yerine terk ediliyor. Öyle ya, her kitabın da bir kaderi var tıpkı insan gibi...

___

  • Esed, Muhammed. Mekke'ye giden Yol, Çev. Cahit Koytak (İstanbul: İnsan Yayınları, 2019).