Sünni-Şii Sınırında Nakşibendî-Hâlidî Şeyhlerinin Ehl-i Sünnet Savunması

İslam’ın kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayılmasıyla birlikte, değişik kültür havzalarında farklı din algıları ve buna bağlı olarak zaman içerisinde itikadî ve amelî mezhepler ortaya çıkmıştır. Ayrıca zühd hareketiyle başlayan tasavvufî oluşumlar, zaman içerinde tarîkatlar haline gelmiştir. Bu mezhep ve tarikatların her biri, ortaya çıkışlarından itibaren İslam coğrafyasının belli bölgelerinde kendilerine daha fazla mensup bulmuş ve bu aidiyetler uzun süre devam etmiştir. Bütün ayrımlara rağmen, içerisine itikadî ve ameli mezhepleri ve farklı tarîkatları alan ana omurga, Ehl-i Sünnet olarak tanımlanmıştır. İslam tarihi boyunca kurulan devletlerin çoğu bu mezhep ve tarikatlarından bazılarını kendine daha yakın hissetmiş, onu korumayı açık veya daha az belirgin bir düzeyde devlet politikası haline getirmiştir. Örneğin Osman Devleti, Sünnî politikalar izlerken, İran’da Şiilik daha fazla kabul görmüştür. 1639 yılında Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan ve günümüze kadar sınır açısından geçerliliğini koruyan Kasr-ı Şirin Antlaşması, günümüz coğrafyası açısından baktığımızda her ne kadar İran, Türkiye ve Irak sınırını çizmiş olsa da diğer yandan ana hatlarıyla Sünni-Şii sınırını da belirlemiştir. Bu sınırda, Nizamiye medreselerinin devamı olan ve günümüze kadar ulaşan birçok medrese bulunmaktadır. Birçoğu aynı zamanda tekke faaliyetini de yürüten bu medreseler, özellikle Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Irak’ın kuzeyinde Ehl-i Sünnet düşüncesinin muhafaza ve müdafaasında tarih boyunca önemli bir rol üstlenmişlerdir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî(ö.1827)’ye kadar birçoğu Kadiriyye tarikatına bağlı iken, bu dönemden sonra Nakşibendî-Halidî yolunu tercih etmişlerdir. Hâlidîlik, yeni ve güçlü bir dinamizm ve kuvvetli bir organizasyon ile bölgenin sosyal ve dini hayatında önemli bir aktör haline gelmişlerdir. Özellikle Tavila, Nehri ve Norşin dergâhları bu hususta dikkat çeken önemli Hâlidî merkezleri olmuştur. Bu dönemde Sünni bir hüviyete sahip olan Osmanlı Devleti zayıflarken, bu bölgede bulunan medrese/dergâhlar, Osmanlı Devleti’nin idamesini Sünnî düşüncenin idamesi olarak görmüş ve bu hususta ilmî, irfânî, kültürel hatta askerî anlamda katkı sağlamışlardır. Makalemizde yukarda belirtilen Sünnî-Şii sınırında yer alan Hâlidî dergâhların ve buralarda faaliyet yürüten şeyhlerin Ehl-i Sünnet düşüncesinin müdafaası amacıyla yaptıkları faaliyetler, şahıslar ve dergâhlar bazında örneklerle ortaya konulacaktır. İtikadi tartışmalardan ziyade, siyâsî ve sosyal açıdan kendilerini nasıl konumlandırdıkları üzerinde durulacaktır.

The Ahl al-Sunnah Defense of the Naqshbandi-Halidi Sheikhs at the Sunni-Shiah Border

With the spread of Islam to a wide geography in a short period of time, different perceptions of religion in different cultural basins and accordingly, creedy and practical sects have emerged over time. In addition, sufistic formations, which started with the movement of ascetism, have become cults over time. Each of these sects and cults found themselves more members in certain regions of the Islamic geography since their emergence and these belongings continued for a long time. Despite all the distinctions, the main spine, which takes creedy and practical sects and different cults, has been described as the Ahl al-Sunnah. Many of the states established throughout the history of Islam felt some of these sects and cults closer to themselves and formed it an open or less prominent state policy. For example, while the Ottoman Empire followed Sunni policies, Shi'ism was more accepted in Iran. The Treaty of Kasr-i Shirin, signed between the Ottoman Empire and Iran in 1639 and has remained valid in terms of border until today, in terms of today's geography, although this agreement has drawn the border among Iran, Turkey and Iraq, on the other hand it has set boundaries generallybetween the Sunni-Shiah. In this border, there are many madrasahs that are the permanency of Nizamiye madrasahs and have survived to the present day. Many of these madrassas ,also conducted the lodge activities at the same time, had played an important role throughout history in the preservation and defense of Ahl-al Sunnah notion especially in the north of Iraq and Turkey's eastern and southeastern Anatolia region. While many of them had been bound up with the Kadiriyye cult until Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî(d.1827), they preferred the way of Nakşibendî-Halidî after this period. Halidism became an important actor in the social and religious life of the region with a new and strong dynamism and a powerful organization. Especially Tavila, River and Norşin dervish lodges became important Halidî centers in this regard. While the Ottoman State, which had a Sunni identity in this period, was weakened, madrasahs / dervish lodges in this region regarded the maintenance of the Ottoman State as the maintenance of the Sunni notion and they made contribution scientifically, intellectually, culturally and militarily in this regard. In our article, the activities carried out by Hâlidî lodges on the Sunni-Shiah border mentioned above and the sheikhs who acted in these areas for the defense of the idea of Ahl al-Sunnah will be demonstrated on the basis of individuals and the lodges. Rather than creedy discussions, it will be focused on how they position themselves politically and socially.

___

  • Akyol, Taha, Osmalı'da ve İran'da Mezhep ve Devlet, Milliyet Yayınlan, İstanbul 1999.
  • Algar, Hamid, “Mazhar Cân-ı Canan” DİA, İstanbul 2003.
  • Algar, Hamid, “Nakşbendiyye”, DİA, c. 28, İstanbul 2006.
  • Averyanov, P.İ. Osmanlı İran Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), Rusçadan çev. İbrahim Kale, İstanbul, Avesta Basın Yayın, 2010.
  • Baz, İbrahim, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Norşin Dergâhı ve Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî”, Tasavvuf: İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, c. 34, İstanbul 2014.
  • BOA, EV. d. - /16257, s. 11, 2 C 1280/14 Kasım 1863.
  • BOA, HAT 1236, Dosya no: 595 Gömlek no: 29209.
  • BOA, İ.D.H, 1258 C15, Dosya no: 63 Gömlek no: 3127.
  • BOA, İ.HR, 92/4493, 29 M 1269/12 Kasım 1852.
  • Bruinessen, Martin Van, Ağa Şeyh Devlet, trc.: Banu Yalkut, İletişim Yayınları, İstanbul 2008.
  • Bulduk, Abdulgani, el-Cezîre’nin Muhtasar Tarihi, haz. Mustafa Öztürk-İbrahim Yılmazçelik, Fırat Üniveritesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Yayınları, Elazığ 2004
  • Çakır, Mehmet Saki, Nakşibendî-Hâlidîliğin Seyyid Taha Hakkârî Nehrî Kolu (XIX. Yüzyıl),(Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi SBE, İstanbul 2016.
  • Danişmend, İsmail Hami, İzahlı Osmalı Tarihi Kronolojisi, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1948.
  • Deniz, Ahmet, “İngiliz Belgelerinde Şeyh Ubeydullah’ın İran Saldırısı”, Seyyid Tâhâ-i Hakkârî Sempozyumu (24-26 Mayıs 2013), İstanbul 2014.
  • Erdost, Muzaffer İlhan, Şemdinli Röportajı, Onur Yayınları, Ankara 1993.
  • Güneş, Hüseyin, “Tûr Abdîn Bölgesinin İslamlaşma Süreci”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. III, sy. VI, 2012/2.
  • Hakan, Sinan, “Dini Bir Otoriteden Siyasi Bir Hüviyete: Seyyid Taha-yı Nehrî”, Uluslararası Seyyid Taha-i Hakkârî Sempozyumu, Hakkâri Üniversitesi Yayınları, Hakkari 2013.
  • Hani, Abdulmecid, Hadâiku’l-Verdiyye(Nakşi Şeyhleri), trc.: Mehmet Emin Fidan, Semerkant Yayınları, İstanbul 2011.
  • Hânî, Muhammed b. Abdillah, el-Behçetü’s-seniyye fî âdâbi’t-tarîkati’-‘aliyyeti’l-Hâlidiyyeti’n-Nakşbendiyye, Ahmed Halebî Matbaası, 1303.
  • Hânî, Muhammed b. Abdullah, Behçetü’s-seniyye(Nakşibendî Âdabı), trc.: Siraceddin Önlüer, Semerkant Yayınları, İstanbul 2011.
  • Haydarî, İbrahim Fasîh, el-Mecdu’t-tâlid fî menâkıbi’ş-Şeyh Hâlid, Matbaatu’l-‘Âmire, İstanbul 1292, s. 41.
  • İrfan Gündüz, Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri, İstanbul, Seçil Ofset, 2013.
  • Kavak, Abdulcebbar, Hakkari’den Yükselen İlim ve Tasavvuf Güneşi Seyyid Taha-i Nehrî,Vameda Ofset, Van 2016, s. 169.
  • Kavak, Abdulcebbar, Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî Ve Hâlidî Tasavvuf Geleneğinin Tarihi Gelişim Süreci(Yayınlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi SBE, Erzurum 2013
  • Kılıç, Mehmet Fırat, Sheıkh Ubeydullah’s Movement, Yüksek Lisans Tezi (The Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent Üniversity), Bilkent 2003, 89.
  • Korkmaz, Engin, “Şeyh Ubeydullah Ayaklanması”, Seyyid Tâhâ-i Hakkârî Sempozyumu (24-26 Mayıs 2013), İstanbul 2014.
  • Korkusuz, Şefik, Nehri’den Hazne’ye Nakşibendi Meşâyıhı, İstanbul 2010.
  • Müderris, Abdulkerim, Yâd-ı Merdân, Çaphâne-i Ârâs, Hevler 2011.
  • Müderris, Abdülkerim, ‘Ulemâunâ fî hidmeti’l-ilmi ve’d-dîn, Dâru’l-Hürriyye, Bağdat 1983.
  • Nakşibendî, Necmeddin b. Muhammed, Hülâsâtu’-mevâhib(Altın Silsile), Semerkant Yayınları, İstanbul 2012.
  • Nehri, Ubeydullah, Tuhfetü'l-ahbâb, haz. Seyyid İslam Duagû, İntişârât-ı Hüseynî, Urumiye 1386.
  • Öğün, Tuncay, Doğu'nun Mirlerine Son Veda: Cizreli İzzeddin Şîr Bey ve İsyanı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010
  • Öngören, Reşat, Osmanlılarda Tasavvuf, İstanbul, İz Yayıncılık, 2012.
  • Sâhib, Muhammed Es’ad, Buğyetü’l-vâcid fî mektûbâtı hadreti Mevlânâ Hâlid, Matbaatu’t-terakkî, Dimaşk 1334, s. 66–298.
  • Sâhib, Muhammed Es’ad, Buğyetü’l-vâcid fî mektûbâtı hadreti Mevlânâ Hâlid, Matbaatu’t-terakkî, Dimaşk 1334, s. 166-171 (41. Mektup).
  • Sarıkçıoğlu, Melike, “İran Arşivlerine Göre Şeyh Ubeydullah İsyanı”, Kilis 7Aralık Üniveristesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. III, Kilis 2013.
  • Serkis,Ya’kûb, Mebâhis Irakiyye, Şirketu’t-ticâre ve’t-tibâ’ati’l-mahdûde, Bağdat 1948.
  • Şumeysânî, Hasan, Medînetü Mardin, Âlâmu’l-Kütüp, Beyrut 1987.
  • Tâğî, Abdurrahman, Şeyh Abdurrahman-i Tâhî’nin Mektupları, Sey-Tac Yayınları, İstanbul 2007.
  • Tan, Altan, Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul 2009.
  • Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, T.T.K. Basımevi, Ankara 1988.