Batı Kentlerinin Gelişmesinde Bir Politika Aracı Olarak Tasarım

Yapılı çevrenin tasarımıyla ilgili estetik öncelikli geleneksel anlayış, bir süredir köktenci bir dönüşüm geçiriyor. Kapitalist süreçler içinde yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelere getirilen yeni açıklamalar çerçevesinde, giderek yapılı çevrenin sosyal bir bağlam içinde planlanması anlayışının ön plana çıktığı görülüyor. Yine bu gelişmeler içinde, yarışmacı ve stratejik bir kent planlamasına geçilmesi, kentsel kimliği ve ona bağlı olarak yapılı çevrenin tasarımını, önemli bir kentsel politika aracı olarak kullanma olanağını sağlamış oluyor. Bu yönde ortaya çıkan beklentilere cevap verebilmek amacıyla, karar çevresini ön plana çıkaran daha geniş kapsamlı ve siyasallaşmış yeni bir tasarım anlayışına geçildiği görülüyor. Bu geçişin gerektirdiği kurumlar ve değerlerle ilgili yeniden yapılandırmalar açısından, yeni tasarım anlayışının dayandığı toplumsal referanslar kilit bir önem taşıyor. Türkiye gibi gelişen ülkelerin böyle bir konuda karşılaştıkları güçlükler arasında, söz konusu referansların yokluğu veya yetersizliği önemli bir yer tutuyor.

Design as a Policy Tool in Urban Development in Western Cities

Aesthetic priorities which were given to design in the built environment have changed considerably in recent years. The development of global economy and capitalistic process has brought new understanding and explanations concerning cities and their development within which the design of the built environment is seen not only in an aesthetic, but also in a social context. Furthermore, in the new concept of strategic city planning, urban identity and built environment, thus urban design, have gained the potential to be important policy tools. In order to respond to new expectations, a new concept of design has developed which is more comprehensive and more politicised. The restructuration of the institutions and values required by this new concept is intimately related to some social referances which are its base. Among the difficulties that developing countries as Turkey meet in such a field, the lack or inefficiency of these referances seem to be of primary importance.