Meşrutiyeti ile başlayan yeni dönemde ülkenin karşılaştığı en büyük felaketin Balkan Harbi yenilgisi olduğu vurgulanmakta ve bu yenilginin iç siyasi gelişmelere yansıması olarak İttihat ve Terakki’nin, “1912 yılının ikinci yarısındaki muhalefetten, Balkan harbi yenilgisinin halk üzerindeki olumsuz etkisiyle desteklenen bir darbe ile yeniden iktidara geldiği” belirtilmektedir. Ayrıca, “vatan kelimesini hiç kullanmadan ülkeyi koruyup kollayanların yanında, İttihat ve Terakki, bol bol 'vatan'lı kavramlar kullanıp, vatan topraklarının elden gittiğinde ses etmeyen bir idare idi.” şeklindeki çarpıcı bir ifadeye yer veren yazar, Edirne’nin Bulgarlara satıldığı iddiası ile darbe yapan İttihat ve Terakki yönetiminin, başlatılan askeri harekâtın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, Edirne’yi Bulgarlara bırakan antlaşmayı imzaladığımn altım çizmektedir. Balkan Harbi’nin bir bakıma “Türk’ün namusunu lekelediğini” belirten yazara göre dönemin yöneticileri, Balkan felaketinin yaralarını sarmaları gerekirken, intikam hissini mektep kitaplarına kadar taşıyarak savaş tikriyatını canlandnmak istemişlerdir. Dolayısıyla, Enver Paşa’nın ülkeyi Cihan Harbi’ne sokmasındaki asıl etkenler “Balkan Harbi ’nin intikamını almalö’ ve “lekelenen Türk ’ün namusunu temizlemektir”