20. YÜZYIL FRANSIZ ROMANINDA USÇULUĞA TEPKİLER

0.yüzyıl Fransız romancılarının yapıtlarında gerek içerik, gerek biçim açısından dönemin siyasal, toplumsal, ekonomik, teknolojik ve düşünsel etkilerinin yanısıra, dilbilim alanında Saussure’le başlayan yapısalcı yaklaşımın izlerini de görmek olanaklıdır. Meaursault'nun vurdumduymaz tavırları, Edouard ve Bernard'ın yaşama sıradışı bakış açıları, yeni romancıların kişisiz, konusuz, olay, yer ve zaman birliği kuralını hiç dikkate almayan bir anlatı türü oluşturma çabaları aslında usçuluğa aynı zamanda usçuluğun uzantıları olan olguculuk (positivisme) ve gerekirciliğe (déterminisme) ve onun insanı ve dünyayı açıklama biçimine karşı bir tepkidir. Bu aynı zamanda, yaşamın devingenliğini, karmaşıklığını gözardı eden, önceden yerleşmiş kurallar ve kalıplarla yapıtını oluşturan yazara bir tepkidir. Bu bağlamda, Gide, Camus, Yeni Roman ve yapısalcı dilbilimin eğilim ve tepkileri 19.yüzyıl Fransız romanına her yönüyle egemen olan usçuluktan uzaklaşma çabaları olarak değerlendirilebilir

-

In the works of 20th Century French authors, it is possible to notice the trace of structural approach beginnig with Saussure besides cansidering political, social, economical, technological and ideological effects in terms of both stylistic and content. Particularly, in this subject the characters of novel are highly extraordinary, in the movement of le Nouveau Roman, the novel is perceived as a work with no certain character, no subject and even an author. Actually, these attitudes are a kind of reactions against positivism and determinism. Withnin this sense, the tendencies and reactions of Gide, Camus, the Nouveau Roman and structural linguistics can be evaluated as an affort to digress from rationalism which was wholly dominant with its all aspects in 19th century novel.