KIBRIS’TA KALEBURNU-KRAL TEPESİ/
GALINOPORNI-VASILI’DE DİKKATE DEĞER BİR
GEÇ TUNÇ ÇAĞI YAPISI
Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de gerek liman gerekse maden yataklarıyla ayrı bir öneme sahip olurken, Karpaz yarımadası deniz aşırı çevre kültürlere yakın olan avantajlı konumuyla her zaman dikkat çekmiştir. Kaleburnu-Kral Tepesi ise Karpaz yarımadasında Kaleburnu/Galinoporni Köyünde, Türkçe Kral Tepesi, Yunanca da ise Kral Tepe anlamına gelen Vasili olarak adlandırılan mevkiide yer almaktadır. Kral Tepesi denizden yaklaşık olarak 1,5 km uzaklıkta yüksek bir tepe üzerindedir. Yerleşim yeri 2004 yılında tesadüfen Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim görevlileri tarafından bir doğa yürüyüşü sırasında keşfedilmiştir. Bu keşfin ardından yapılan ilk zorunlu müdahale ve arkasından başlatılan bilimsel arkeoloji projesi ile araştırılmaya başlanmıştır. Yapılan ilk müdahale sırasında açığa çıkartılan tunç eser topluluğu, daha sonradan Kral Tepesi’nde 2014 yılında açığa çıkartılacak ikinci tunç eser topluluğuna kadar, Kıbrıs’ta bulunmuş Geç Tunç Çağına tarihlendirilen en iyi korunmuş ve en büyük tunç eser topluluğu olmuştur. Açığa çıkartılmış olan 26 parçalık tunç eserlerin bir bölümü olasılıkla Kıbrıs, diğer bir bölümü de Kıbrıs dışından elde edilen bakırın işlenmesi sonucunda üretilmiştir. Eserler arasında yer alan burgu saplı tunç sürahi gibi kimileri yerel ürünler olsa da, tunç çanaklar gibi kimi eserler de tüm Levant dünyasından bilinmekte ve çok yaygın olarak dağılımı görülmektedir. 2014 yılında yapılan kazı çalışmlarında ise Teras bölümü üzerinde Doğu Akdeniz’de bulunmuş en büyük tunç eser topluluğu gün yüzüne çıkartılmıştır. Bir mekan içerisinde yer alan kuyu içersine gizlenmiş bu eserler arasında 111 adet tunç, depolama kabı, kumaş ve ahşap parçaları bulunmuştur. Kral Tepesi ve çevresinde farklı dönemlere ait nekropol ve yerleşim yerleri vardır. Bunlar arasında bulunan ve “Galianaporni Village” olarak adlandırılan nekropol alanı yerleşimin büyük olasılıkla mezarlık alanıdır. Bu mezarlık alanında geçmiş yıllarda yapılan kurtarma kazısı sırasında açığa çıkartılan “Miken” seramiklerinin tipolojilerine bakıldığı zaman Kaleburnu-Kral Tepesi ile çağdaş oldukları anlaşılmaktadır. Kral Tepesinde yürütülen bilimsel kazı çalışmaları, yüzey araştırması ve jeofizik çalışmaları sonucunda yaklaşık sınırları belirlenmiş olan yerleşimin Teras, Kuzey ve Güney Plato bölümlerinde kazı çalışmaları yürütülmüştür. Yapılan kazıların bilgi birikimiyle Teras ve Kuzey Plato bölümünde sadece Geç Tunç Çağı, Güney Plato bölümünde ise Geç Tunç Çağı ve öncesine yaşlandırılabilecek iki farklı kültür katına ait iskan izleri açığa çıkartılmıştır. Teras ve Kuzey Plato’da kaya oyuğu mimari ve zengin bir ticaret ağının izlerini taşıyan Base Ring, Red Lustours, White Shaved gibi yerli üretim seramikler ve de Miken kaplarına, ayrıca tunç eser topluluklarına rastlanılırken Güney Plato’da ise gerek kaya oyuğu gerekse taş duvar üzerine kerpiç duvarların yükseldiği kendine özgü yerel bir mimari yapı planı ortaya çıkartılmıştır. Kendisinden önce inşa edilip kullanılmış olan daha erken dönem yuvarlak planlı yapı tarzındaki mimari unsurların üzerine ve onlardan yararlanılarak inşa edilmiş olan bu yapı kendi bünyesinde hem ritüel hem de idari unsurları barındırmaktadır. Yapı içinde açığa çıkartılmış olan tablet parçası, seramik kaplar üzerindeki yazı örnekleri, damga mühür, ticarette kullanılan ağırlıklar ve lüks kullanım malzemelerine ek olarak depolama kapasitesiyle oldukça dikkat çekicidir. Tüm bunlar göz önünde tutulduğu zaman, yapı bölgede yaşayan toplumun günlük hayatında ayrı bir rol üstlenmiş olmalıdır. Bina ağırlıklı olarak dini, kısmen ise idari özellikleri barındırmakta ve iki farklı işlev ile de uyum sağlamaktadır. Bu çerçevede BINA 1 olarak adlandırılan bu mimari kompleks, bölgedeki toplumsal siyasal örgütlenme sistemi içerisinde, erk sahibi otoritenin ritüel ve idari unsurlarını barındıran bir yapı niteliğine sahiptir. Kaleburnu-Kral Tepesi yerleşim yeri, bölgedeki fay hatlarına yakınlığı ile dikkat çekerken Kuzey Plato’da yer alan Ro. 16’da yapılan incelemede ana kayanın içine inşa edilmiş olan mekanın yarısının, geçmişte koparak aşağıya doğru kaydığı görülmüştür. Mekanın bu ölçüde neredeyse ortadan ikiye ayrılmış bir şekilde oluşu, buluntuların mekan içerisinde savruluş biçimi olasılıkla yerleşim yerinin geçirmiş olduğu bir depremin göstergesi olmalıdır. Bu izlerin Kral Tepesinin bir depremle son bulduğuna işaret ediyor olabileceğinin dışında, Güney Plato’da yapının deprem olasılığının dışında açığa çıkartılmış olan sapan taneleri, ucu sivri saplamalı silah ve yangın izlerinden de anlaşılacağı üzere bir saldırı neticesinde meydana gelen yangın sonucunda da son bulmuş olabilir. Kral Tepesi, Kıbrıs Geç Tunç Çağı yerleşim yerleri arasında var olduğu genel olarak kabul edilen sistem içerisinde gerek topografya kullanımı gerekse mimmari doku ve yerleşim yeri işlevi bakımından farklılık göstermektedir. Ancak yerleşim yerinin tam kararkterinin anlaşılabilmesi için yerleşim alanının üzerine yayılmış olduğu teras bölümlerinin de kazılarak açığa çıkartılması ve sorgulanması gerekmektedir.
A Remarkable Late Bronze Age Building at Kaleburnu-Kral Tepesi/
Galinoporni-Vasili in Cyprus
While Cyprus, with its ports and mines, has always had a significance in the Eastern Mediterranean, the Karpaz peninsula occupies a distinctive place within Cyprus due to its advantageous proximity to neighboring cultures. Kral Tepesi or Vasili, meaning King’s Hill in Turkish and Greek, is located in the Kaleburnu/Galinoporni village on the Karpaz peninsula. Kral Tepesi is a hill, approximately 1.5 km from the sea. The settlement was discovered coincidentally in 2004 by the Eastern Mediterranean University academic staff during a hiking trip. This discovery initiated a scientific excavation that lasted from 2005 to 2009. The bronze hoard uncovered during the initial excavation at Kaleburnu-Kral Tepesi was the best preserved and largest bronze collection of art dating to the Late Bronze Age found in Cyprus up to this point. Some of the twenty six bronze artifacts were produced by processing copper that was probably from Cyprus but the rest were from outside of Cyprus. Some artifacts, such as the bronze jug with a twisted handle, represent a local product, but other artifacts, such as the bronze bowls, exemplify products that were widely known and distributed throughout the Levant. A subsequent rescue excavation carried out in 2014 at Kral Tepesi unearthed the largest bronze collection ever found in the Eastern Mediterranean. One hundred eleven pieces of bronze, one storage jar, fabric, and wooden pieces were found hidden inside a well on the highest Terrace of Kral Tepesi. There are many necropolises and settlements of different periods around Kral Tepesi, but one necropolis called “Galinoporni Village” (due to its location in Galinoporni village) is most likely contemporary with Kral Tepesi. It is understood that these sites are contemporary due to similar typologies of “Mycenaean” pottery found during salvage excavations at both sites.Excavations of Kral Tepesi were carried out on the Terrace as well as the Northern and Southern Plato sections of the settlement, the approximate boundaries of which were determined by carrying out scientific excavations, surface surveys, and geophysical studies. These excavations have revealed traces of settlements belonging to two different cultural periods: one on the Terrace and Northern Plato section dating to the Late Bronze Age and a second on the Southern Plato section dating to not only the Late Bronze Age but also earlier. The Terrace and Northern Plato section bear the traces of a rock-cut-rooms architecture and a rich trading network including locallyproduced ceramics such as Base Rings, Red Lusters and White Shaved Wares, as well as “Mycenaean” vessels and bronze artifacts. A unique local architectural building plan has been uncovered on the Southern Plato section with mudbrick walls overlaying rock-cut and stone walls. This structure, is inspired from and constructed, based on earlier round architectural elements, contains both ritual and administrative elements. The structure itself is quite remarkable with its substantial storage capacity, as with its contents including tablet pieces, writing samples on ceramic vessels, stamp seals, weights used in trade, and luxury-use materials. When all this is taken into account, the structure likely played a notable role in the daily life of the community living in the region. While the building is predominantly religious and partly administrative, it offers a harmonious operation of the two different functions. This architectural complex, called BUILDING 1 in the existing excavations at Kral Tepesi, illustrates the ritual and administrative elements of the authority’s power within the social political organization system in the region. The Kral Tepesi settlement area is close to regional fault lines. Examination of Ro. 16 on the Northern Plato section revealed that the room had been split into two halves with a significant difference in the level of the floor in each half of the rock-cut room. This division and the way in which the relics were scattered throughout the site indicate its possible exposure to an earthquake. These traces may indicate that inhabitation of Kaleburnu-Kral Tepesi ended with an earthquake. Alternately, the excavated sling pellet, tang weapon, and traces of fire indicate that inhabitation may have finished due to a fire set during an attack on the settlement. Kral Tepesi differs from the generally accepted system of Cypriot Bronze Age settlements in terms of the use of topography, architecture, and function of the settlement. However, in order to fully understand the exact features of the settlement, it is necessary to excavate and investigate additional terrace sections that are spread throughout the settlement area.