ARAP EDEBİYATINDAKİ YUNAN ETKİSİ*

İslâm‟ın ilk yılları, Orta Doğu‟nun dönüşümüne tanıklık etmiştir. Bölge, mühim iki halef devlet olan Bizans ve İran arasındaki çekişmelere maruz kaldığı hüviyetten sıyrılmış, bariz şekilde özgün bir karaktere sahip olan, şubeleşmiş bir medeniyetin merkezi haline gelmiştir. Bununla birlikte, şayet bu uygarlığın hamilleri, ekseriya Yunan kökenli olan, geniş miktarlardaki yabancı materyali içselleştirme noktasında kendilerini muktedir hissetmeselerdi ve şekillendirme sürecinde oldukları yeni kimliğe bunu uygun hale getirme hususunda kudretlerinin farkına varamasalardı, paradoksal olarak, bu medeniyetin özgünlüğü de elde edilemez yahut idame ettirilemezdi. En eski Arap tarih gelenekleri, soy bilimine ve anekdotlara dayanmaktadır. Arapların en eski tarih çalışmaları ise, dikkat çekici hadiselere dair rivayetlerinin derlenmesi ve yıllık vakayinamelerdir. Arapların eline düşecek olan 15 büyük Helenistik merkezlerde, matematik, doğa bilimleri, felsefe, tıp ve astronomiye dair Yunan gelenekleri, Pagan Dönemde gelişmiştir. Bu gelenekler korunmuş ve aynı zamanda tektanrıcılıkla daha önceki karşılaşmaları sayesinde, İslâm kültürüne dâhil olmaları için zarif biçimde hazırlanmıştır. Emevî sülalesinin kurucusu olan Mu„âviye‟nin, yabancı hükümdarların politika ve tarihini inceleyerek geceleri uzun saatler boyunca uyumadığı rivayet edilmiştir. Yalnızca yeni bir görünüş kazanmakla kalmayan, aynı zamanda da İslâm tecrübesine ve Arap diline uygun hale getirilen Yunan düşünce tema ve tarzlarının, memleketinde, Arap Edebiyatının hüküm sürdüğü İslâm âleminde imal edilmesine aracılık eden süreçler, tercüme hareketinin kendisinden bile daha etkileyici ve karmaşık bir konudur.

The Greek Impact on Arabic Literature

The early years of Islam saw the transformation of the Middle East from a contested territory between the two great successor states, Byzantium and Persia, into the centre of a new and articulated civilization with a character distinctively its own. Yet, paradoxically, the originality of that civilization could not have been achieved or maintained had not its bearers found themselves capable of incorporating vast quantities of alien material, much of it Greek, and assimilating it to the new identity which they were in the process of forming. The oldest Arab historical traditions were genealogical and anecdotal, and the earliest Arabic works of history were annalistic chronicles and collections of accounts of striking incidents. In the great Hellenistic centres which were to fall to the Arabs, Greek traditions of mathematics, medicine and astronomy had flourished in the pagan period. These traditions had been preserved, and at the same time subtly prepared for their subsumption into Islamic culture by their prior encounters with monotheism. Mu„âwiyah, founder of the Umayyad line, was said to stay up long hours of the night studying the history and policy of foreign rulers. The processes by which Greek themes and modes of thought were made at home in the Islamic world of Arabic literature, not merely disguised, but adjusted to the Islamic experience and the Arabic idiom, is a fascinating and complex subject than the movement of translation itself.

___