3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Hatt-ı Hümayunu Mustafa Resit Paşa tarafından okunduğunda, idari ve mali reformların başlayacağı biliniyordu. Ama muhasebeciler,yeniliklerin kendilerine kadar uzanacağını ve beşyüz yıldır, geliştirdikleri Anadolu muhasebe kayıt kültürünün terk edilerek, muhasebe kültüründe batı Avrupa ile entegrasyona gideceklerini bilmiyorlardı. İşin özü şuydu : batı Avrupa iktisadi açıdan büyük gelişme yaşıyordu. Buhar teknolojisinin kullanım alanı giderek genişliyordu. Batı Avrupa ülkeleri bu gelişmeyi, kapitalizm anlayışı ile gerçekleştiriyorlardı. Özel kesimde, ortaklaşa sermayenin oluşturduğu deniz filoları Atlas okyanusunda ticaret yapıyor, Amerika kıtasının bölüşümü kavgası sürüp gidiyordu. Askeri silahlardaki gelişmeler hızlanmıştı. Batı ülkelerinin orduları, çağın ileri teknolojisi ile üretilmiş ateşli silahlar ile donatılıyordu.