Fabio Parasecoli ile Söyleşi

Birçok İtalyan gibi ben de annemin her gün yemek pişirdiği bir evde büyüdüm. Bir araya geldiğimizde yemek yeriz. Yani bu zaten vardı ama bu Akdeniz'deki herkesin deneyiminin bir parçası. Sanırım Türkiye'de de temelde aynı olabilir. Daha sonra, uluslararası ilişkiler alanında gazeteci olarak çalışırken, çoğunlukla Asya olmak üzere dünyayı dolaştım. Seyahat ederken de tabii ki yemek yiyor ve yeni yerler keşfediyordum. Yemek çeşitliliği ve farklı gelenekler beni şaşırtmaya başladı; insanların yaşam biçimlerini anlamanın bir yolu olarak yemekle ilgilenmeye başladım. Uluslararası ilişkilerde bu işi yaparken, İtalya'da Gambero Rosso adlı bir yemek ve şarap dergisiyle işbirliği yapmaya başladım. İlk başta benden İtalya'daki etnik restoranlar hakkında küçük incelemeler yazmamı istediler, çünkü Çin ve Japonya'da yaşamış, Türkiye ve Suriye'den Filipinler'e kadar her yere seyahat etmiştim. Böylece profesyonel olarak bu küçük metinleri yazmaya başladım. Daha sonra yayıncı Stefano Bonilli (ne yazık ki birkaç yıl önce vefat etti) benden daha uzun yazılar yazmamı istedi ve beni İspanya, Fransa ve İngiltere'ye gönderdi. Farklı dilleri konuşuyor olmamın da faydası oldu elbette.

Interview with Fabio Parasecoli on Food Cultures

As many Italians, I grew up in a house where my mother cooked every day. When we get together, we eat food. So there was already that, but that's part of everybody’s experience around the Mediterranean. I think in Turkey it may be basically the same. Later, when I was working as a journalist in international affairs, I traveled around the world, mostly Asia. And while I was traveling, I was eating, of course, and exploring new places. I started being surprised by the variety of food and the different traditions; I got interested in food as a way to also understand the way people lived. When I was doing this work in international affairs, I started collaborating with a food and wine magazine in Italy called Gambero Rosso. At first, they asked me to write little reviews of ethnic restaurants in Italy, because I had lived in China and Japan, traveled anywhere from Turkey and Syria, to the Philippines. And so I started writing these little texts, professionally. Later, the publisher Stefano Bonilli (who sadly passed away a few years ago) asked me to write longer feature pieces and he sent me to Spain, France, and England. The fact that I spoke different languages helped, of course.

___

  • ----------------
  • ----------------
  • ----------------