İslam’da Savaşın Yorumlanması

Din dili basit değildir; dini anlatının kullandığı sembolleri ve anlamları her zaman geçerlidir. Dinin anlaşılması bilginin yanı sıra hikmete ve Allah’ın inayetine ihtiyaç duyar. Her kelimenin kendisine has anlam veçheleri vardır. Bu çerçevede Kuran’daki kital, harb ve cihad gibi kelimelerin, bize bütüncül anlamlarını ifşa eden ve savunduğu hedefi işaret eden kitabın (Kuran-ı Kerim) bütünlüğü içerisinde ele alınması gerekir. Kur’an hakikati / hakkı en kesin ve en evrensel esas olarak tesis eder ve tatbik eder. Semavi dinlerin takipçileri, özel ve genel dini geleneği ve tarihi yeniden okumayı, yorumlamayı, gözden geçirmeyi sağlayacak hermenötik bir yönelimin peşindedirler. Böylece ortak çabanın ürünü olan zenginleştirmeyle farklılıkların ve ortak değerlerin dönüşümü, daha insani bir dünyanın ve daha iyi bir geleceğin inşasına katkı sağlayabilir. Kur’an’ın sembolik anlatımı içinde yer alan kavramlardan birisi de “savaş”tır. Savaş, insan ilişkileri arasındaki sorunların çözümünde güç ve şiddet kullanma tarzını ifade etmektedir. Savaşın pek çok kurumun yanısıra özellikle tek tanrıcı dinler olan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam çerçevesinde din ile de yakın ilişkisi söz konusudur. Savaşın politeizmden çok monoteizm ile ilişkilendirilmesi de oldukça ilginçtir. Muhtemelen bu ilişki monoteizmin sunduğu hakikat doktrini çerçevesinde tarihsel bir dışlayıcılık eğiliminden kaynaklanmaktadır. Politesit dinlerde ise ilahi kategoriler çoğulcu bir form halinde gerçek ya da sahte değil daha güçlü ya da daha zayıf tanrılar şeklinde tezahür etmektedir. Ancak monoteist dinlerin hakikat hakkındaki bu tartışmalarının zamanla sosyal düzen için ideolojik sonuçlar doğurması söz konusudur. İslam perspektifinden savaş konusunu ele almak için Kur’an’da dile getirilen en önemli kavram harb, kital ve cihad’dır. Ancak cihad, üzerine çok detaylı anlamların yüklendiği bir kavram olarak daha öne çıkmaktadır. Örneğin Mekke döneminde cihad temel olarak ahlaki çabayı ifade etmiştir. Fakat daha sonraki dönemlerde topluca savaşa hazırlık ve silahlı savaş olarak tanımlanmıştır. Esasen cihad oldukça soyut bir kavramdır. Bu kavram insanlar sürekli olarak saf monoteizmin hizmetinde çalışmayı telkin eder. Bunun için de güçlü bir toplum ya da ümmet oluşturmayı bu ümmetin de sürekli bir cihad içinde olmasını yani kötü ile savaşmasını önerir. Zira cihadın hedefi yeryüzünde barış ve huzurun sağlanmasıdır. Bununla birlikte ümmet harb veya kitala yani silahlı çatışmaya karar verebilir. Ancak Allah’ın gerekli durumlarda inanan insanlara yüklediği bu emir yine Allah’ın çizdiği ölçüler dahilinde gerçekleştirilir. Bu ölçülerin başında da savaş halinde haddi aşmamak gelir. Cihad bağlamlı ayetlerin bir kısmı Mekki bir kısmı Medeni’dir. Mekki olanlarda bireysel olgunlaşma, inancın güçlendirilmesi ve monoteizm vurgusu ön plandadır. Medeni olanlarda ise bu ayetler çerçevesinde sosyal bir duyarlılık oluşturulması hedeflenmiştir. Fakat şurası çok açıktır ki bu ayetlerde ifade edilen asıl savaş Allah’ın birliği üzerindedir. Savaş meselesine tamamen insani bir gözle bakmak gerekir. Nihayet düşman da bir insandır. Düşman da olsa insana yönelik her savaşın yine de insani bir tarz içinde yapılması gerekir. Bu nedenle savaş halinde zaruri savunma önlemlerinin ötesine geçmemek gerekir. Kur’an sadece suçlu kişiyi cezalandırmayı önerirken dini, milli ve kültürel kimlikler sebebiyle masum insanların cezalandırılmasını yasaklamıştır. Esasen insanların ve toplumun barış, istikrar ve özgürlüğü için temel denge noktası adalettir. Bütün bunlara ragmen savaş yorumları hakkında birbiriyle çelişen pek çok görüş bulunmaktadır. Bu durum güçlü olan tarafın durumuna uygun olanı seçeneği seçme fırsatı vermektedir. İslam geleneği söz konusu olduğunda sorunlar genellikle prensiplerden kaynaklanan bir sonuç olmadığı görülür. Sorunlar, daha ziyade, bu prensipleri kim yorumlayacak ve uygulayacak, yani prensipler adına kim liderlikte ya da uygulayıcılıkta bulunacağıyla ilişkilidir. Burada önemli olan husus, dini öğretilerin, merkezinde özgür bir hayat ve bütün insanların eşitliği ilkesinin olduğu evrensel prensiplerle uyum içinde yorumlanmasıdır. Kutsal metinleri yorumlarken bu metinlerin kendisini anlamak yeterli değildir; aynı zamanda metinlerin bağlamlarının da anlaşılması gerekir. İşte bu durum barış, sevgi ve merhamet gibi mesajlara dayalı öğretilerine rağmen geçmişten günümüze kadar dinlerin çatışmaların kaynağı ya da sorumluları arasında sayılmasının nedenidir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de dinin suiistimal edilmesi büyük zarar ve yıkımlara sebep olmaktadır. Sıklıkla inanmayan ya da dinin prensiplerini yerine getirmeyen kişiler kötülüğün din adına yapıldığını ileri sürerler. Uygulamalar sırasında dinin telkin ettiği temel prensiplere uyma konusunda pek çok zaafiyete rastlanmaktadır. Ayrıca yine uygulama esnasında insanları ve dini organizasyonları bu prensiplerden uzaklaştıran meydan okumalar da söz konusudur. Esasen her prensip pratik ihtiyaçlar doğrultusunda oldukça esnek bir şekilde yorumlanabilir. Hatta uyum içinde bir araya getirilemeyecek pek çok prensipten dahi söz edilebilir. Bu durumda inanan kişiler inancı korumak ve onu temsil etmek adına ağır bir sorumluluk sahibidirler. Kutsal metinler insanlığın huzur ve istikrarının temel güvenceleridir. Biz bu metinlerden Tanrı’ya nasıl inanacağımızı ve bizi sünnetullahtan ayırmayacak değerlerin neler olduğunu öğreniriz. Eğer peygamberler aracılığıyla bize ulaştırılan mesajları dinleyip onaylarsak bu mesajlar bizim kendi zihnimizin de ötesine geçerek bize rehberlik eder

Interpretation of War in Islam

The language of religion is not simple, its symbols and meanings are permanent; understanding it needs not only knowledge but also wisdom and God’s mercy too. Every word has many “faces” of its understanding; in the Islamic tradition it is distinguished with seven kinds (sab’atu awjuhin). Words kital, harb and jihad in the Qur’an are words that need to be studied within the integrity of the Holy Book, where they disclose to us their full meaning and point out that the goal is to defend, establish and practice the right as the most precious and universal thing. Followers of celestial religions are called to make a hermeneutical turn that would enable the review, re-reading and re-interpretation of the personal and common religious tradition and history, so as to transform the differences into mutual enrichment, and common values to contribute for the building of a more humane world and better future

___

  • al-Esfahani, Ragib, Mufredatu el-Fadhil Kur’an, “Daru-l-Kalem”, Damascus an-Nadwi, Abdullah Abbas, Kamus-u el-Fadhl Kur’ani Kerim, Chicago 1986.
  • Glasnik, RIZ BH, Sarajevo 1998, No. 5-6, “Dzihad kao zalaganje za mir i napredak” (“Jihad as an effort for peace and progress”), (Ba- lic, Smail).
  • Bardhi, Ismail, Hafiz Ibrahim Dalliu dhe ekzegjeza e tij (“Hafiz Ibrahim Dalliu and his exegesis”), Logos-A, Skopje 1998.
  • Djozo, Husein, Izabrana djela, (“Selected Works”), v. II, El-Kalem - FIN, Sarajevo 2006.
  • Eliade, Mirche, Istorija vjerovanja i religiskih ideja, (“History of belief and religious ideas”), “Prosveta”, Belgrade 1991. (Chap. 9, 10, 12).
  • Esposito, John L., “Muhammad Iqbal i Islamska drzava”, (“Muhammad Iqbal and the Islamic State”), in Suvremena ideologijska tumacenja Kur’ana i Islama, (“Contemporary ideological interpretations of the Qur’an and Islam”). Islam Ansiklopedisi, TDV, Istanbul 1993, v. 7, (Jihad).
  • Karic, Enes, Hermeneutika Kur’ana (“Hermeneutics of the Qur’an”) HFD Zagreb 1990.
  • Riceur, Paul, “Philosophy and Religion Languages”, in Figuring the Sacred: Religion, Narrative and Imagination. Fortress, Minneapolis 1995.
  • Uwais A.H., ‚Xhihadi në Islam – në të kaluarën dhe sot”, (“Jihad in Islam – in the past and present”), “Sharq-al-Awsat” 1982, November 19.
  • İslam’da Savaşın Yorumlanması Atıf/©: Bardhi, Ismail, (2011). İslam’da Savaşın Yorumlanması, Milel ve Nihal, 8 (2), 19-32.