DOKTOR MUSTAFA HAYRULLAH DİKER VE “FELSEFE-İ TIB” ADLI ESERİ

Dr. Mustafa Hayrullah Diker (1875-1950), XX. yüzyıl başlarında ülkemizde yetişmiş önemli tıp adamlarından biridir. Adli tıp, nöroloji ve psikiyatri alanlarında Fransa’da ihtisas yapmış, yurda döndükten sonra da aktif olarak her üç alana katkılarını sunmuştur. Bunun yanı sıra çeşitli konularda kitap ve makaleler kaleme almış ve emekliliğinden sonra da iki dönem milletvekilliği yapmıştır. Bu yazıda, Diker’in diğer eserlerinden faklı bir yerde duran, Felsefe-i Tıb (1313/M.1897) adlı kitapçığının tanıtılması ve bilim tarihimizdeki yerinin gösterilmesi amaçlanmıştır. Bilindiği üzere kuramsal ve metodoloji üzerine yazılmış eserler, bir disiplindeki temel esasları belirlemeye yöneliktir ve o disiplin açısından mihenk taşı kabul edilmektedir. Diker’in bu bilim felsefesi/metodolojisi giriş niteliğindeki eseri, tamamlanamamış olsa da, tıpta ve bilimde son dönem Osmanlı hekimlerinin bakış açısını yansıtması açısından büyük önem arz etmektedir.

Doctor Mustafa Hayrullah Diker and His Work Entitled “Felsefe-i Tıb”

Abstract Dr. Mustafa Hayrullah Diker (1875-1950) who lived in early 20th century, is one of the eminent physicians. He specialized in forensic medicine, neurology and psychiatry, and after returning Turkey, he made contribution in these three fields actively. In addition, he wrote books and articles in different subjects. In his retirement, he selected as deputy and worked for a while. In this article, it was aimed to introduce his interesting work, which was written in different subject, entitled Felsefe-i Tıb (1897), and to determine its importance for our history of science. As known, theoretical and methodological works serves to determine fundamental principles in a discipline and they are taken as landmarks for the discipline. This work which is a kind of introduction to methodology/philosophy of science, however uncompleted, has an importance for showing points of view of Ottoman physicians.