Başörtüsü, Din ve İnanç Özgürlüğü ve Lâiklik

‘Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur!’ Herhâlde Türkiye için en uygun deyişlerden biri bu olsa gerek. Bir diğeri de, “târih tekerrürden ibârettir” olmalı; tabii Âkif’in ünlü “ders alınmış olsaydı” eklemesiyle birlikte. Geçen gün, Anayasa Mahkemesi’nin çok kısa bir zaman önce ve yine “târihe geçen” bir kararıyla süpürüldüğü halının altından sokaklara süzülüp Boğaziçi Üniversitesi girişinde ortaya çıkıveren “başörtüsü sorunu” ve değişen pek bir şey yok. Aynı “tekerrür”, başörtüsü sorununu da içine alan bir biçimde din ve vicdan özgürlüğü ile lâiklik mes’eleleri için de geçerli. Hakîkaten, merhum Özal’ın 1989’da bir kanun değişikliğiyle çözmek istediği başörtüsü sorunu ile ilgili tablo nasılsa, bugün de aynı. Hukukî olarak hattâ, özgürlükler açısından biraz daha geriye düştüğümüz bile söylenebilir zirâ, sorunun çözümü için artık CHP mensupları hâriç, diğer tüm parlâmenterlerin destek verdiği türden bir anayasa değişikliği bile yeterli değil