Duvarların yıkıldığı ve dünyanın giderek küçük bir köye dönüştüğü bir ortamda yaşıyoruz. Bu ortamın gereği olarak, kurumlar artık güçlü ve dinamik rakipleri karşılarında bulmuş ve eğer tabir yerindeyse kendi evlerinde vurulmaya başlamışlardır. Başka bir deyişle, rekabet kabuk değiştirmekte ve "imhacı rekabet" deyimi ile birlikte anılmaktadır. Bu sert değişim ve rekabet rüzgarlarının estiği bir ortamda, kurumların iç müşteri konumunda olan çalışanlar stratejik bir önem kazanmaktadırlar. Sözkonusu değişen dünya düzeninde kurumların yaşamlarını sürdürebilmelerinin yolu, çalışanlarının beklentilerinin karşılanmasından ve onların gerçek anlamda motive edilmelerinden geçmektedir.