Kamu Otoritesinin Mubahı Sınırlandırması Bağlamında Müellefe-i Kulûba Zekât Fonundan Pay Verilmesi İle İlgili Hz. Ömer’in Uygulaması

Hz. Ömer, sosyal şartların ve ihtiyaçların değişmesine bağlı olarak nassların yorumlanması ve uygulanması konusunda “maslahat” ve “makâsıd” merkezli bir ictihad (re’y) anlayışını benimsemiştir. Bu bağlamda Hz. Ömer’in nassların uygulanmasına yönelik birçok ictihad ve tasarrufu bulunmaktadır. Bunlardan özellikle müellefe-i kulûba zekât fonundan pay verilmesini yasaklaması, Ehl-i kitap kadınlarla evlenmeyi yasaklaması ve mehrin üst miktarını sınırlandırmaya teşebbüs etmesi gibi bazı uygulamaları ise kamu otoritesinin mubahı (hukuki serbest alanı) sınırlandırmaya yönelik tasarrufuyla ilgilidir. Hz. Ömer’in “şer’î ibaha” kapsamına giren nassların uygulanmasına yönelik tasarrufları incelendiğinde bunların temelde aynı fıkhî/hukukî ilke ve esaslara dayandığı görülmektedir. Bu yüzden “şer’î ibaha” kapsamına giren nassların uygulanmasına yönelik tipik bir örnek teşkil etmesi hasebiyle bu makalede münhasıran Hz. Ömer’in müellefe-i kulûba zekât fonundan pay verilmesini yasaklamaya yönelik ictihâdî tasarrufunun, kamu otoritesinin mubahı sınırlandırma yetkisi ile olan ilişkisi üzerinde durulması uygun görülmüştür.

Umar bin al-Khattab’s Practice Concerning Giving Muallafa al-Qulub Share Out of the Zakat Fund in the Context of The Public Authority’s (State) Limiting the Mubah (Permissible)

Umar bin al-Khattab adopted a notion of ijtihad (re’y) that is based on maslahat and maqasid in the matter of interpreting and applying of the nass (ruling statements) depending on the unstable social conditions and the needs. There are many ijtihads that Umar bin al-Khattab made aiming at interpreting the nass in this context. Among these are, especially, abolishment of giving muallaf al-qulub share out of the zakat fund, abolishment of getting married with the women from Ahl al-Kitab (The people of the Book) and setting a maximum limit for mahr (dowry). Such implementations can be considered as some precautions taken by the public authority in order to limit the permissible (mubah) area of activity in Islamic law. When Umar bin al-Khattab’s implementations, aimed at applying the nass which are included in the scope of shar’i ibaha, are examined, it will be seen that they basically rest on the same juridical principles and essentials. For this reason, in this article, we discourse on the relationship between Umar bin al-Khattab’s ijtihad – abolishment of giving muallaf al-qulub share out of the zakat fund – and the public authority’s power over limiting the mubah, as it is a typical example for the application of the nass which are included in the scope of shar’i ibaha.