Akl-ı Selimden Zevk-i Selime: “Edebiyat” Kelimesinin İlk Kullanımı ve Anlamı

“Edebiyat” kelimesinin Arapça “edeb” kelimesinden türetildiği görüşü, akademide yaygınlık kazanmıştır. Bu kelimenin ne zamandan beri kullanıldığına dair tartışmalar olmakla birlikte, kelimenin on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren kullanılmaya başladığı genel kabule mazhar olmuş bir iddiadır. Mevcut literatür, kelimenin Fransızca “litterature”ü karşılamak üzere 1880’lerde tedavüle girdiği konusunda hemfikirdir. Bu genel kabullere rağmen yapmış olduğumuz araştırmalar ve yeni bulgular neticesinde hem Arap dünyasında hem de Osmanlı dünyasında kelimenin çok daha evvelki yüzyıllarda kullanılmış olduğunu tespit ettik. Arapçada on birinci yüzyılda, Osmanlı topraklarındaysa on altıncı yüzyılda kelimenin iki farklı eserde yer aldığına şahit olmaktayız. Bu eserlerin ilki, 1038 yılında vefat etmiş olduğunu bildiğimiz meşhur Arap dil ve belagat âlimi Sealibî’nin Yetîmetü’d-dehr fî mehâsini ehli’l-asr adlı şair ve edipler tezkiresi mahiyetindeki eseriyken ikincisi, el-Kostantinî’nin 1529 tarihinde İbrahim Paşa’ya sunduğu, siyasetnâme türündeki Letâifü’l-efkâr ve Kâşifü’l-esrâr adlı eserdir. Dolayısıyla biri Arap dünyasından diğeri Osmanlı ülkesinden iki örnek bizi açık bir şekilde zorunlu kıldığı için kelimenin ilk kullanımına dair görüşlerimizin yeniden gözden geçirilmesinde fayda mülahaza ediyoruz.

From Good Sense to Good Pleasure: The First Use and Meaning of the Word “Literature”

The idea that the word “literature” (edebiyat) was derived from the Arabic word of “edeb” gained a prevalence in academy. Despite debates about how long this word has been used, it is a widely accepted claim that it started to be used as of the second half of the 19th century. Existing literature agrees that the word came into use in the 1880s in order to meet the French word of “litterature.” Despite this general consent, we found as a result of our research and new findings that the word was used both in the Ottoman and Arab world in much earlier centuries. We found that the word was used in two different works in Arab and Ottoman territories in the 11th and 16th centuries, respectively. The first one is a collection of biographies of poets and litterateurs titled Yatimat al-dahr fi mahasin ahl al-asr, which was written by famous Arabic scholar specialized in language and rhetoric Abu Mansur Al-Tha’alibi who died in 1038. The second one is a political treatise titled “Lataif al-afkar va Kashif al-asrar, which al-Kostantinî presented to Ibrahim Pasha in 1529. So, as two instances from the Arab and Ottoman word clearly urge us, we argue it is beneficial to revise our ideas about the first use of the word.

___

  • Altuğ, F. (2007). Modernity and Subjectivity in the Literary Criticism of Namık Kemal (Doktora Tezi, BoğaziçiÜniversitesi). İstanbul.
  • Bilgegil, M. K. (1989). Edebiyat Bilgi ve Teorileri (Belâgât). İstanbul: Enderun Kitabevi.
  • Çuhadar, M. (1995). Fesahat. TDV İslam Ansiklopedisi içinde (c. 12, s. 423-424). İstanbul: TDV Yayınları.
  • el-Cârim, Alî ve Mustafâ Emîn. (1981). El-Belâgatü’l-Vâzıha (s. 19-127). (t.y.). Dârü’l-Âfâki’l-Bedîde.
  • el-Kostantinî, H. b. H. (1622). Letâifü’l-efkâr ve Kâşifü’l-esrâr. Süleymaniye Kütüphanesi, Reisülküttâb, No: 698.
  • Hacımüftüoğlu, N. (1992). Beyân. TDV İslam Ansiklopedisi, içinde (c. 6, s. 22-23). İstanbul: TDV Yayınları.
  • Hâşîmî, S. A. (1971). Cevâhirü’l-Belâga. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.
  • Kandemir, M. Y. (1998). Hişâm b. Urve. TDV İslam Ansiklopedisi içinde (c. 18, s. 155-156). İstanbul: TDVYayınları.
  • Karakoç, K. İ. (2012). Ulus-Devletleşme Süreci ve “ ‘Türk’ Edebiyatı”nın İnşası (1923-1950) (Doktora Tezi,İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi). Ankara.
  • Kavak, Ö. (2012). Bir Osmanlı Kadısının Gözüyle Siyaset: Letâifü’l-efkâr ve Kâşifü’l-esrâr Yahut Osmanlı Saltanatını Fıkıh Diliyle Temellendirmek. M.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 42, 95-120.
  • Kavak, Ö. (2014, 11 Ocak). Saltanatı Fıkıh Diliyle Temellendirmek: Letâifü’l-efkâr ve Kâşifü’l-esrâr. İstanbul:Bilim ve Sanat Vakfı.