Sömürgecilik Sonrası Feminizm: Farklılığın Ötesine Bakabilmek

Sömürgecilik sonrası feminizm, sömürgecilik sonrası kadın araştırmalarının yeni bir kanadı olmuştur. Sömürgecilik sonrası feminizm ya da ‘üçüncü dünya feminizmi’ Batının yaygın feminizmine tepki olarak doğmuştur. Batı feminizmi, sınıf, ırk, sömürgeleştirilmiş bölgelerdeki kadınların duyguları ve ortamları ile ilgili farklılıklara karşı hiçbir zaman ihtiyatlı olmamıştır. Sömürgecilik sonrası feminizm Batılı feminizmini ‘Avrupa merkezciliği’ni dile getirdiğinden dolayı reddetmektedir. Öyleyse sömürgecilik sonrası kadınlara Batılı kalemler tarafından değer verilmesini, kadınların haklı bulunmasını takdir edilmelerini ummak aldatıcı olacaktır. Batının kadınları homojenize etmeye ve evrenselleştirmeye olan eğilimi ‘sömürgecilik sonrası feminizm’i ortaya çıkarmıştır. Sömürgecilik sonrası feminizm tüm dünyanın marjinalleştirilmiş kadınları ve tecrübeleri için barışçıl bir çözüm arayan umut vadeden bir söylemdir.

Postcolonial Feminism: Looking into withinBeyond-to Difference

Postcolonial feminism is a relatively novel wing of postcolonial feminine scholarship. Postcolonial feminism or ‘third world feminism’ emerged in response to Western mainstream feminism. Western feminism has never been heedful to the differences pertaining to class, race, feelings, and settings of women of once colonized territories. Postcolonial feminism rejects Western feminism on the ground of its utter ‘eurocentricism’. Hence it is fallacious to hope postcolonial females to be valued, appreciated and justified by the Western hands. Of course, the long Western tendency to homogenize and universalize women and their experiences led to the emergence of ‘postcolonial feminism’. Postcolonial feminism is a hopeful discourse it seeks peaceful solutions for all world marginalized women.