ALEXANDER CALDER’İN AÇIK YAPITLARI (1898-1976)

Sanatçı bir aileye mensup olmasına rağmen mühendislik mesleğini seçen A. Calder, daha sonra manzara ressamlığına ilgi duymaya başlamasıyla sanat ortamına ayak basmıştır. Doğrudan insan yaşantısını ele aldığı eskizlerinde, kesintisiz çizgileriyle figürlerine ayrı bir hareketlilik kazandırabilmiştir. Özellikle de sirkleri ve buradaki yaşantının hareketliliğini vurgulayan tek çizgili desenlerine devam etmiştir. Calder’in desenlerindeki kesintisiz çizgi anlayışı, ileride yapacağı heykellerinin adeta bir yapı taşını oluşturmuştur. 1925’de heykel sanatına giriş yaparak bu desenlerini üç boyutlu ortama taşımak suretiyle ilk tel heykellerini gerçekleştirmiştir. Calder, sanatçı Gabo’nun sinetik konstrüksiyonlarından da etkilenmiş olmasına rağmen eserlerinde volüm yerine planlara yönelerek özgün bir yapıya ve duyarlılığa ulaşmıştır. 1930’da sanatçı, ressam Mondrianın atölyesinin pencerelerinden içeriye sızan katı ışıktan etkilenerek “devinen mobilleri” tasarlamıştır. Genellikle metal levha ve çubuklardan meydana getirdiği eserlerini tek noktadan dengeli biçimde tavanlara asmak suretiyle onlara boşlukta hareket etme olanağı sağlamıştır. Calder’in yapıtları, bir sanatçının bir dizi iletişimsel etkiyi kendi yarattığı özgür kompozisyonu her izleyicinin kendine göre anlamlandıracağı şekilde düzenleme uğraşının son ürünüdür. Büyük boyutlu stabil heykeller yapmaya başlayan Calder, hayvan figürlerine duyduğu ilgi sonucu animobile’lerini de üretti. Calder’in mobilleri, Kinetik Sanatın öncü örnekleri arasında yer almıştır. Sanatçının yapıtları, aynı zamanda heykel sanatındaki gerçek devinimi sunmaları açısından da öncüdür. Titizce düzenlenmiş planlanmış bir devinimin tersine sanatçı, özgür ve rastlantısal devinimi vermeyi amaçlamıştır. Calder’in yapıtlarında, alıcı ya da estetik suje kendi akıl ve duygularının kapasitesine bağlı olarak sanat yapıtını algılamasına dayanan obje (uyaran) bu uyarana vermiş olduğu yanıt arasındaki bir oyuna katılmaktadır. Estetik Subje (uyarılan) bu uyarılar ve onların şekillenmesine kendi vermiş olduğu yanıtlar oyunuyla tepki gösterirken, yine de kendi varoluş durumunu tanımlı bir kültüre göre şartlanmasını, beğenilerini, kişisel eğitimlerini ve ön yargılarını özel ve kişisel bakış açısına göre şekillendirecektir. Sonuçta sanat yapıtı farklı açılardan izlendiği ve algılandığı oranda estetiksel değer kazanacaktır.

-

Alexander Calder chose to be an engineer although he came from a family that deals with art. Later, he stepped on art area with the help of his interest of painting pictures. He managed to make his figures gaine a different motion with his continuous lines in those sketches in which he directly mentioned about human life. He continued with single lined patterns, which emphasized the circuses and the life in them. Continuous line insight in Calder’s patterns apparently became a milestone for his future production of sculpture. By entering into the art of sculpture in 1925, he had his first string sculpture by means of carrying those patterns to three-dimensioned setting. Although Calder was affected by the synetic constructions of Gabo, an artist, he reached an authentic structure and sensibility by focusing on plans instead of volume in his works. In 1930, the artist designed moving mobiles by being affected by the concrete light coming from the atelier windows of Mondrian, an artist. He created his works from metal tablets and sticks, and he enabled them to swing in the air by means of hanging them from a single point in a balanced way. Calder’s works are the last step of the struggle of an artist who tries to make people to interpret some communicational effects and make them to understand the free composition created by him. Calder who began to create big immobile sculptures produced anemobiles as a result of his interest of animal figures. Calder’s mobiles can be counted among the primary examples of kinetic art. The works of the artist are the first examples of the area in sense of presenting a real moving alteration. The artist aimed at presenting free and coincidental alteration instead of a meticulously well-planned one. The receiver or aesthetic subject in Calder’s work can be put into a game, which bases on the understanding of the object of art production, and which includes the answer of this object to the art work depending on his own mind and the capacity of his emotions. While aesthetical subject gives reaction with these warnings and response games, which devote themselves to shape them, it will shape its existence, its conditioning according to a defined culture, its likings, its personal education and its prejudices according to private and personal views. As a result, artwork will gain aesthetical value as it is monitored and perceived with different angles.

___

  • Altınta ş, O. (2007). Sanat Eğitimi ve Çağdaş Türk Resminde Nü, Ankara. Eco, U. (2001). Açık Yapıt, İstanbul.
  • Eczacıba şı Sanat Ansiklopedisi, (2004). C.I.İstanbul.
  • Gömbrich, E.H.(1986). Sanatın Öyküsü, (Çev. Bedrettin Cömert), İstanbul. Güvemli, Z.(1982). Sanat Tarihi, İstanbul.
  • Kınay, C. ( 1977). Sanat Tarihi, Ankara.
  • Lynton, N. (1982). Modern Sanatın Öyküsü, İstanbul,1982.
  • Rıfat, M. (2009). Göstergebilimin ABC’si, İstanbul.
  • Romain. L. N. -Pingeot,A-HohlR.,Daval,J. Rose, L.. B.,Meschede, F. (1996). Sculpture, Köln.
  • Rosenthal M.R. -Alexander S. Rauner,C. (2005),SurrealCalder, New York. Sartre,J.P.(2000). ‘’Calder’in Mobilleri’’, Sanat Dünyamız, (Çev. Berran Tözer), S.75,10-13). Sanat Dünyamız, Calder’in Mobilleri, Jean Paul Sartre, Çev. Berran Tözer, S. 75, 2000, s.10.).
  • Sava ş, R. (1977). Modelaj, Ankara.
  • Schneckenburger, M. (1998). Art of The 20 th Century, Köln, THE 20 TH CENTURY ART BOOK, (1996). Hong Kong.
  • Turani, A. (1974). Ça ğdaş Sanat Felsefesi, İstanbul.
  • Turani, A.(1983). Dünya Sanat Tarihi, Ankara.
  • Tunalı, İ. (2003). Estetik, İstanbul.