Orta Asya ile Hazar Bölgesinde Mevcut ve Planlanan Yeni Boru Hatlarının Türkiye'nin Enerji Koridoru Olmasına Etkileri

Hazar ve Orta Asya bölgelerinde bağımsızlığını kazanan devletler, açık denizlere kıyısı bulunmadığından dolayı, petrol ve doğal gaz ihracatlarını uluslararası sınırlardan geçen boru hatları ile sağlamaktadır. Mevcut boru hatlarının çoğu Sovyetler Birliği döneminden kalma, kapasiteleri yetersiz ve eski hatlardır. Artan üretime bağlı olarak ihracatın sağlanması için yeni boru hatlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Rusya Federasyonu, bölge üzerindeki politik gücünü devam ettirmek için yapılacak olan yeni boru hatlarında da kontrol sahibi olmak istemektedir. Amerika Birleşik Devletleri ise bölgeyi Rusya'nın etkisinden uzaklaştırmak için Rusya ve İran'ı baypas eden yeni boru hatlarına destek vermektedir. Türkiye, Amerika ve Rusya arasında geçen bu mücadelede pasif bir görünüm çizmekte, sadece coğrafi yönden yakınlığıyla konuya dahil olabilmektedir. Türkiye, boru hatları konusunda henüz aktif bir geçiş ülkesi olmadığından, boğazlardaki tanker trafiği gittikçe artmakta, kendi kendine yeterli bir ülke olamadığından da özellikle doğal gaz ihtiyacı konusunda Rusya ve İran'a bağımlı kalmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'yi içerisine alan mevcut ve planlanan yeni boru hatları analiz edilmiş, buna ek olarak Türkiye'nin uzun dönemli petrol ve doğal gaz anlaşmalarına bakılarak Türkiye'nin Asya ve Avrupa arasındaki enerji koridorunda yüklenebileceği rol belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma, Türkiye, Rusya, Iran, ABD ve Avrupa Birliği'nin bölgeye yönelik ilişkilerinin enerji boyutunu kapsamaktadır. Bu boyutta yapılan değerlendirmeye göre Türkiye, aktif bir geçiş ülkesi olduğunda, doğal gaz ve petrol gereksinimlerini karşılayabilecek, yabancı yatırımlar ve is imkanları sağlayabilecek, boğazlarındaki trafiği azaltacak, geçiş ücretleri ile ekonomik girdiler kazanacaktır. Daha da önemlisi, doğal gaz ihtiyacında Rusya ve İran'a olan bağımlılığını azaltarak, enerji güvenliği konusunda politik güç elde edebilecektir.

Effects of Current and Planned New Pipelines in Central Asia and Caspian Region on the Possibility of Turkey's Being an Energy Corridor

Hazar ve Orta Asya bölgelerinde bağımsızlığını kazanan devletler, açık denizlere kıyısı bulunmadığından dolayı, petrol ve doğal gaz ihracatlarını uluslararası sınırlardan geçen boru hatları ile sağlamaktadır. Mevcut boru hatlarının çoğu Sovyetler Birliği döneminden kalma, kapasiteleri yetersiz ve eski hatlardır. Artan üretime bağlı olarak ihracatın sağlanması için yeni boru hatlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Rusya Federasyonu, bölge üzerindeki politik gücünü devam ettirmek için yapılacak olan yeni boru hatlarında da kontrol sahibi olmak istemektedir. Amerika Birleşik Devletleri ise bölgeyi Rusya'nın etkisinden uzaklaştırmak için Rusya ve İran'ı baypas eden yeni boru hatlarına destek vermektedir. Türkiye, Amerika ve Rusya arasında geçen bu mücadelede pasif bir görünüm çizmekte, sadece coğrafi yönden yakınlığıyla konuya dahil olabilmektedir. Türkiye, boru hatları konusunda henüz aktif bir geçiş ülkesi olmadığından, boğazlardaki tanker trafiği gittikçe artmakta, kendi kendine yeterli bir ülke olamadığından da özellikle doğal gaz ihtiyacı konusunda Rusya ve İran'a bağımlı kalmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'yi içerisine alan mevcut ve planlanan yeni boru hatları analiz edilmiş, buna ek olarak Türkiye'nin uzun dönemli petrol ve doğal gaz anlaşmalarına bakılarak Türkiye'nin Asya ve Avrupa arasındaki enerji koridorunda yüklenebileceği rol belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma, Türkiye, Rusya, Iran, ABD ve Avrupa Birliği'nin bölgeye yönelik ilişkilerinin enerji boyutunu kapsamaktadır. Bu boyutta yapılan değerlendirmeye göre Türkiye, aktif bir geçiş ülkesi olduğunda, doğal gaz ve petrol gereksinimlerini karşılayabilecek, yabancı yatırımlar ve is imkanları sağlayabilecek, boğazlarındaki trafiği azaltacak, geçiş ücretleri ile ekonomik girdiler kazanacaktır. Daha da önemlisi, doğal gaz ihtiyacında Rusya ve İran'a olan bağımlılığını azaltarak, enerji güvenliği konusunda politik güç elde edebilecektir.