Bu araştırmanın temel amacı, okul öncesi öğretmenlerinin bilimin doğası anlayışlarının bütünleştirilmiş fen ve matematik etkinliklerini ve bilimsel süreç becerilerini kazandırma yollarını nasıl değiştirdiğini keşfetmektir. Araştırmanın ikincil amacı ise okul öncesi öğretmenlerinin bilimin doğası anlayışlarının düzeyini belirlemektir. Belirtilen amaçlara ulaşmak için nicel ve nitel verilerin birlikte yer aldığı açıklayıcı karma yöntem kullanılmıştır. Bu kapsamda 30 okul öncesi öğretmenine Argümantasyon Açısından Bilimin Doğası (AABD) testi uygulanmıştır. Bu testten en düşük, en yüksek ve orta düzeyde puan alan birer katılımcı seçilerek alt örneklem oluşturulmuştur. Bu katılımcılara öncelikle Ders Planı Yapılandırma Formu (DPYF) yöneltilmiş ve bu form aracılığıyla bütünleştirilmiş fen ve matematik öğretimi etkinliği planlamaları sağlanmıştır. Ardından planladıkları bütünleştirilmiş etkinlikleri sınıflarında gerçekleştirmeleri istenmiştir. Son olarak bilimsel süreç becerilerinin öğretimine ilişkin yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Araştırmanın nicel verileri, betimsel istatistik aracılığıyla analiz edilirken nitel veriler üzerinde sürekli karşılaştırma yöntemi temelinde tümevarımsal içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçları okul öncesi öğretmenlerinin bilimin doğası anlayışlarının yüksek olduğunu göstermiştir. Diğer yandan, bilimin doğası anlayışı orta ve yüksek düzeyde olan okul öncesi öğretmenleri bütünleştirilmiş etkinlikler sırasında bilim okuryazarlığı vizyonuna atıf yaparken bilimin doğası anlayışı düşük düzeyde olan katılımcı ise kavram öğretimine odaklanmışlardır. Ayrıca bilimin doğası anlayışı orta ve yüksek düzeyde olan katılımcılar çocuk merkezli stratejileri öğretimlerine dâhil etmişlerdir. Son olarak okul öncesi öğretmenleri bilimsel süreç becerilerini kazandırma konusunda kendisini yeterli görmelerine rağmen özellikle bilimin doğası anlayışı düşük olan katılımcının bilim mitine sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, bilimin doğasının okul öncesi öğretmenleri tarafından daha sağlıklı algılanabileceği hizmet öncesi ve hizmet içi uygulamaların sayısı arttırılabilir.