Kur’an-ı Kerim’in Eski Türkçe ve Osmanlıca Tercüme Sürecine Bir Bakış

Kur’an-ı Kerim getirdiği ilkeler ve verdiği mesajlarla evrensel, ilahi bir emirler manzumesidir. O’nun çağlar üstü olan hitabı, ırk ve millet ayrımı yapmadan bütün insanları içine almaktadır. Bu bağlamda, İslam Dini’ni kabul etmiş Türk ve Fars gibi Arap olmayan kavimler, Kur’an’ı okumak, anlamak, özümsemek ve onun emirlerini eksiksiz olarak tatbik etmek istemişlerdir. Tabiatıyla, bu insanlardan her biri, Kur’an’ı okumak ve O’nu tam olarak anlamak için O’nun orijinal dili olan Arapçayı bilmemekteydiler. Arapça bilmeyen insanların Allah’ın emirlerini anlamalarına imkân verebilmek, Kur’an’ın başka dillere tercüme edilmesi ile mümkün olmuştur. Bu kutsal amacı gerçekleştirme yolunda Türkler, diğer Arap olmayan milletler gibi, İslamiyet’le şereflendikten sonra tarih boyunca pek çok defa Kur’an’ı kendi dillerine çevirmişlerdir. İşte biz bu çalışmamızda, Türklerin Kur’an-ı Kerim’i kendi diline çevirme sürecine tarihi bir bakış yapmayı amaçlamaktayız

An Overview for the Translation Process of the Holy Qur’an to Former Turkish and Ottoman Turkish

The Holy Qur’an with its message and principles is universal and is a book of divine orders. Its everlasting message includes whole people without any distinction of race and nationality. In this context, non-Arab nations, such as Turks and Persians after accepting Islam wanted to read, to understand and to embrace the Qur’an, and to fulfill its orders completely. Naturally, these people didn’t know Arabic, -the language of the Qur’an, in order to read and to understand the Qur’an completely. Ensuring to understand God’s orders for these people only became possible by letting the Qur’an to be translated into other languages. After embracing Islam, in order to perform this sacred goal, Turks translated the Qur’an into their language many times throughout history. In this study, we aim to overview the translation process of the Qur’an into Turkish throughout history