Yunus Emre ve Derviş Olmak

Tasavvuf, İslâmiyet’in ahlâk anlayışını yaşatmaya çalışan, nazariyeden çok amele önem veren bir disiplindir. Tasavvufun şahsiyet eğitiminde ahlâkî değerlerin önemi büyüktür. Hz. Peygamber’in güzel ahlâkını yaşamayı ülkü edinen sûfîler, riya, haset, kibir ve kendini beğenme gibi kötü hasletleri terk ederek sıdk, ihlâs, sabır, şükür ve kanaat gibi güzel erdemleri kazanırlar. Çünkü tasavvuf, bireyleri güzel ahlâkla terbiye edip toplumda erdemlerin yaşanmasını gaye edinmiştir. Zira ahlâkî değerler yaşandıkları zaman anlamlı olur. Horasan’ın melâmet, cezbe ve aşk anlayışları ile Türkistan’ın pratik ahlâk odaklı tasavvuf anlayışını terkip eden Yunus Emre de ahlâkî erdemlerin yaşatılmasına önem vermiştir. Şiirlerinde aşk, insan-ı kâmil, hayat-ölüm, varlık-yokluk gibi metafizik konuları ilâhî aşk ve ahlâk temeline oturtarak anlatmıştır. Sevgi ve hoşgörü sembolü olan Yunus Emre’nin düşüncesindeki derviş, Allah’ı seven âşık, zâhid ve sûfî gibi terimlerle eşanlamlıdır. Derviş olmak; benlik sevdasından vaz geçip alçakgönüllü ve fedakâr olmak, hiç kimseyi küçük görmemek ve incitmemektir. Derviş; iyilik yapan, bir tebessümle gönül alan, bir canı yaşatmayı bütün canları yaşatmak gibi görüp insanlığa sahip çıkandır. Nefsi terbiye yöntemi olan dervişlik; kalpten kötülükleri silip iyilikleri yerleştirmek suretiyle yeni bir benlik inşa sürecidir. Gerçek derviş, her gün aynanın karşısına geçip nefis muhasebesi yaparak ölmeden önce ölme şuurunu yakalayandır.

A Dervish in Yunus Emre’s Conception

Sufism aims to perpetuate social values by inculcating high moral standards in individuals. The character education of Sufism accords great importance to moral values. Sufis adopt the ideal of living according to the Prophet’s principles of excellence. They abandon negative traits, such as hypocrisy, envy, and arrogance, and build virtues, such as sincerity, patience, gratitude, and contentment. Ethical practices are precious; thus, Sufism instructs individuals to imbibe good morals and experience social virtues. Yunus Emre combined Khorasan’s comprehension of reproach, ecstasy, and love with the practical and ethics-oriented Sufi understanding of Turkestan. He also emphasized the preservation of moral virtues. His poetry describes metaphysical issues such as love, human perfection, life-death, and existence-nonexistence based on divine love and morality. Yunus Emre symbolizes love and tolerance and defines the dervish as a lover of God, renunciant, and Sufi. To be a dervish is to relinquish self-love, embody humility and self-sacrifice, and not belittle or hurt anyone. A dervish is someone who acts in kindness, makes others happy with a smile, and protects humanity by recognizing that “to keep one life alive is to keep all lives alive.” Being a dervish represents a method of self-discipline; it denotes the process of constructing a new self by removing evil from the heart and replacing it with virtue. A true dervish practices daily self-reflection and thus realizes death before dying.

___

  • Referans1: Gölpınarlı, Abdülbâkî, Yunus Emre ve Tasavvuf, İnkılap Kitabevi, 2. Baskı İstanbul 1992. Referans2: Köprülü, M. Fuad, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, DİB Yayınları, 4. Baskı Ankara 1981. Referans3: Tatçı, Mustafa, Yunus Emre Dîvânı, H Yayınları, İstanbul 2020.