Sosyolojik Düşüncede Avrupa-merkezcilik, Ötekileştirme ve Oryantalist Söylem Üzerine Post-kolonyal Bir Okuma ve Eleştirisi

Öz: Modernite, uzun bir zamandır tüm dünyada, Avrupa-merkezci bir ideolojiyle suç ortaklığı yapmasına ve özünde barındırdığı çelişkilerin bağdaşmazlığına rağmen, bilgi üretimi ve disiplinlerin teorik çerçevesini belirlemede hâkim paradigma olmayı sürdürmektedir. Avrupa-merkezci ideolojiyle girişilen suçun iştirakçilerinden bir diğeri de modernliğin kendi kendini gözleme tarzı olarak ve onunla birlikte gelişen, aralarında totolojik bir görünüm sergileyen sosyolojidir. Modernitenin özünde barındırdığı çelişkilerin bağdaşmazlığı, yadsıma, inkâr vs. ötekileştirme nosyonunu kaçınılmaz kılar. Sosyolojik literatürde ötekileştirme, özcü bir yaklaşımla Batıda yaşanan tarihsel sürecin tek doğru ve evrensel olduğu iddiasıyla geliştirilen tarih yazımında, sömürgeleştirme faaliyetlerine koşut olarak geliştirilen oryantalist söylemde, ideal tiplerin oluşturulması gibi konularda referans noktası olmuştur. Bu makale, modernite ve sosyolojideki teorik çerçeve ve anlatının Avrupa-merkezci bir söylem barındırmasından hareketle post-kolonyal teoriye göre eleştirisini yapmayı amaçlamaktadır. Ötekileştirmeyen bir paradigmanın izini sürerken post-kolonyal teorinin karşılaştığı zorluklar ve açmazları ortaya koymak da bu çalışmanın bir diğer amacı olacaktır. Çalışma, post-kolonyal teorinin sosyolojideki oryantalist söylem üzerinden hâkim paradigmayı eleştirirken self-oryantalizmin ağına düştüğü hususları belirtmek suretiyle özgün olmayı hedeflemektedir. Özet: Geçmiş ile bugün birbirinden modern tarih yazımı sayesinde koparılmıştır. Geçmişi ölü ve temsil edilebilir bir nesneye dönüştüren çizgisel tarih yazımı fark üzerine kurulmuştur. Modern bir tavır olan geçmişin “temizlenerek” bugünden ayrıştırılmasında, bir bilgi nesnesi olarak kurulmasında ilkel toplumların bilimi antropolojinin katkısı yadsınamaz. Antropolojinin modernliğin geçmişle kurduğu gerilimli ilişkisinde, –bir yandan koruma bir yandan yok etmede- ortaya çıkardığı bulgularla Doğulu toplumlara artık tarihte kaldıklarının, dolayısıyla bugünde yeri olmadıklarının öğretilmesinde işlevsel olduğu açıktır. Benzer şekilde sosyolojik düşüncede tarihe bir yön ve bütünlük atfeden bu modern tarih mefhumu belirleyici olmuştur. Sosyolojik kanonun başvurduğu toplumların tarihsel gelişim sürecini anlatan ikili kategorileştirmeler çizgisel tarih yazımına göre düzenlenmiştir. İkili kavramlar arasında kurulan hiyerarşik düzen de aynı zamanda bir zaman kavramı olan moderne göre tesis edilmiştir. Tarihin sorununun geçmiş değil bugün olduğunu ispatlarcasına oluşturulan Avrupa-merkezci tarih yazımında başlangıç sona göre belirlenmiştir. İlkel olandan modern olana, basitten karmaşığa doğru giden böylesi bir çizgisel tarih yazımı yazanın son durumuna göre çizilmiştir. Batı, “tarihsizler”, “tarihe girmeye çalışanlar”, “tarihe geç kalmışlar” olarak baskıladığı madun kitleler üzerindeki hegemonyasını “tarih yazarak" tahkim etmiştir. Bu yazında kendi gelişmişliği ötekileştirdiği diğerinin ilkelliği üzerinden anlatılmıştır. Dolayısıyla Öteki, sosyolojik düşünce için de Batılı kimliğin oluşması bağlamında yansıtmaların ya da inkârın yeri olarak ele alınmıştır. Batı aklının ve bilgisinin hegemonyasının kurulma sürecine içsel olan Öteki, moderniteyle eşgüdümlü hareket eden sosyoloji içinde/için de önkoşul olma vasfını korur. Öteki-leştirme nosyonu, Doğu’yu pasif, irrasyonel, değişime kapalı olarak gösterirken, Batı’nın benzersizliğini ortaya koyma adına farka vurgu yapar. Dolayısıyla sosyolojik düşünce Cemil Meriç’in deyimiyle “sömürgeciliğin keşif kolu” ile münasebetini eşgüdümlü hareket ettiği modernitenin öteki-leştirme nosyonu üzerinden kurmuştur. Sosyolojik düşüncede toplumsal dönüşüm gelenekten moderne şeklinde formülleştirilirken, fark “gelenek” olarak baskılanmak suretiyle modernitenin farklılıkları gözetmeyen, tekdüzeleştirici bakış açısı korunmuştur. Ayrıca Avrupa’nın yaşadığı özel tecrübenin evrensel olarak takdim edilmesi, sosyal bilimlerin tek yönlü, çizgisel ve özcü biçimiyle Avrupa-merkezci söylemle kurduğu organik bağın göstergesidir. Nitekim Marx’ın “Daha gelişmiş olan ülke, daha az gelişmişine kendi geleceğini gösterir” deyişi, sosyolojik yazında temel bir varsayım olarak, bir modernleşme projesi inşası sürecinde işlev görmüştür. Böylece kendini merkezde konumlandıran, kendinden olmayanı ise ötekileştiren bir söylemle evrensellik iddiasında bulunan Avrupa-merkezci bir sosyal bilimler anlayışı geliştirilmiştir. Avrupa-merkezci pratiklerin etkileri ve boyutları alan araştırmacıları tarafından farklı farklı sunulsa da kanaatimizce Arif Dirlik “Avrupa-merkezcilik, dünya hakkındaki bilgiyi tek bir sistematik bütün içinde organize etmek için gösterilen benzeri görülmemiş bir arzu ve gayretin ürünüdür” ifadesiyle en kapsamlı yargıyı dile getirmiş olmaktadır. Nihai hedefin Batı modernitesi olduğu, Avrupa-merkezci, doğrusal ve tek yönlü “ilerleme” macerasında Batı’yı taklit ederek umutsuzca onu yakalamaya çalışan öteki toplumlar Batı’nın arkasında çeşitli noktalara yerleştirilmişlerdir. Bu bağlamda sosyoloji, Batılı tarihe uydurulmuş ve o tarihin vücuda getirdiği bir bilgi sistemi olarak değerlendirilebilir. Ve elbette ki bu “tarih”te sömürgeci faaliyetler ve köle ticareti gibi unsurlar hep görmezden gelinmiştir. Batı’nın kendini merkeze alan yaklaşımı “çevre”yi reaksiyona itmiştir. Bu bağlamda çoklu moderniteler fikri ile kültürel çeşitliliğe vurgu yapılmak istenmiş, fakat gelinen noktada Batı modernitesine alternatif üretilen modernitelerin yine Batı modernitesine kıyasla değerlendirilmesi mevcut anlayışı kuvvetlendirmiştir.  Benzer tehlike bir diğer alternatif arayışı olan kültürelcilik pratiklerinde de kendini gösterir. Avrupa-merkezci zihin yapısının evrensellik iddiasını gereksiz gören kültürelci paradigma, kendi kültürünün üstünlüğüne inanarak, yeni ötekiler üretir. Tüm sosyal deneyim alanlarını kültüre yükleyerek indirgemeci, reaksiyoner ve hegemonik bir yapıyla Avrupa-merkezciliğe itiraz etmeye kalkar. Fakat tam da bu özelliklerinden dolayı mevcut yapının variyetine hizmet eden bir yaklaşıma dönüşür. Avrupa-merkezcilik ve ötekileştirme oryantalizmi oluşturan iki temel yaklaşımdır. Bu üç kavram birbirinin kapsamını genişleterek ve yeniden üreterek hegemonyasını kuvvetlendirir. Batı önce Doğu’dan hareketle kendisini, sonra kendisinden hareketle Doğu’yu tanımlamıştır. Bu tanımlama, ilerleyen merhalelerde onu bir “düzen”e kavuşturmaya varır. Sosyolojik düşüncenin biçimlendirici sorularından birisi olan “endüstriyel kapitalizm neden ilk olarak Batı’da ortaya çıktı?” sorusu da Doğu/Batı karşılaştırmasını esas alan tartışmaların bir başka boyutunu işaret eder. Zira İslam toplumlarında özerk burjuva sınıfı, bağımsız şehirler, özerk hukuk, rasyonel hukuk, özel mülkiyet ve sivil toplum gibi unsurlardan yoksun olduğu iddiaları bu sorunun cevabı olarak sunulmuştur. Özellikle sivil toplumun yokluğu iddiası Müslüman toplumların analizinde kullanılmıştır. Oysa Bryan Turner’a göre, “İslam’da bir sivil toplumun yokluğu konusundaki oryantalist söylem, Batı’daki politik özgürlüğün durumu hakkındaki temel politik endişelerin bir yansımasıydı. Bu anlamda oryantalizmin sorunu Orient değil, Occident (Batı) idi. Daha sonra bu sorunlar ve endişeler Orient’e havale edildi. Böylece Orient Doğu’nun bir temsilcisi değil, Batı’nın bir karikatürü haline geldi.” Oryantalist söylem yine benzersizliğini “fark”ını ortaya koyarak dayatmakta idi. Kapitalizmin neden Avrupa’dan başka bir yerde ortaya çıkamadığı sorusuna Weber de mevzu bahis unsurların, "İslâm siyasî kurumlarının patrimonyal doğası tarafından engellendiği” kanaatiyle cevap vermiştir. Kanaatimizce verilen cevap ne olursa olsun, sorunun Batı dışında kalan bütün bir dünyayı “anormal” kabul etmek anlamına geldiği açıktır. Oysa bu ve benzer sorulara/tenkitlere verilen karşılıklar başka problemlere yol açabilmektedir. Sözgelimi Weberci sosyolojinin ülkemizdeki temsilcilerinden Sabri Ülgener, İslam’ın başından beri şehirli bir din olduğunu söyleyerek ilerlemenin önkoşulunun kapitalizm olduğunu peşinen kabul etmiş görünmektedir. Bu tutum self oryantalist bir algının ürünü olsa gerektir. Ve bu tarz bir bakış açısı en basit ifadeyle “Batı’yla savaşmak için Batılılaşmak” şeklinde değerlendirmeye imkân vermektedir. 

A Postcolonial Reading on Eurocentrism, Otherization and Orientalist Discourse in Sociological Thought and its Criticism

Abstract: Modernity has long been a dominant paradigm in producing knowledge and in determining theoretical framework of disciplines although it is in connivance with a Eurocentric ideology and conflict of paradoxes inherent to itself. The other participant of the crime, committed with Eurocentric ideology, is sociology as a method of observation that modernity uses to observe itself and that developed with it. They also display a tautological view with each other. Disharmony of paradoxes inherent in modernity makes such othering notions as rejection and negation inevitable. Otherization in sociological literature has been a reference point in historiography that is developed with the claim that historical process experienced throughout Europe is the only straight and universal one with an essentialist perspective, in the Orientalist discourse that is established in parallelism with colonial activities and generating ideal tips. This article aims to criticise the framework and the narrative in modernity and sociology as they contain Eurocentric discourse according to post-colonial theory. While chasing a non-othering paradigm, inquiring troubles and dilemmas that post-colonial theory faced will also be the another of this study. This paper aims to be authentic by determining the problems of post-colonial theory that criticises the dominant paradigm through orientalist discourse yet falls into clutches of self-orientalism.Summary: The past and the present have been separated due to modern history writing. Linear history writing that transforms the past into a dead object that can be represented has been established on difference. The contributions of anthropology which is the science of primitive societies cannot be denied in “cleaning” the past and separating it from the present and in establishing it as an object of knowledge. It is clear that anthropology is functional in teaching Oriental societies that they have remained in the past and that they do not have a place in our day by way of results put forth by anthropology in its tense relationship with the past –protecting and destroying at the same time. Similarly, in sociological thought this modern concept of history attributing a direction and integrity to history has been seminal. Dual categorizations that the sociological canon consults in depicting the historical development process of societies have been arranged in accordance with the linear history writing. The hierarchical order established between dual concepts has been established at the same time according to the modern which is also a concept of time. The beginning has been determined according to the end in the Eurocentrism history writing that has been formed as though trying to prove that the problem of history is not the past but the present. Such history writing that moves from the primitive to the modern, from the simple to the complex has been drawn out according to the final state of the writer of linear history. The West has fortified its hegemony on the subordinate masses that it has suppressed as those “without history”, those “who wish to enter into history”, those “who are late to history.” In this paper, its own development has been depicted through the primitiveness of the other that it has otherized. Therefore, the Other has been taken into consideration as the place of reflections or denial within the context of the formation of Western identity in sociological thought. The Other that is inherent to the process of establishment for the Western mind and knowledge preserves its qualification as a prerequisite for sociology that acts in a coordinated manner with modernity. Whereas the notion of Othering puts forth the East as not only passive and irrational but also closed to change, it emphasises the difference with regard to the uniqueness of the West. Therefore, sociological thought has established its contact with the “discovery team of colonization” in the words of Cemil Meriç by way of the othering notion of modernity with which it acts in a coordinated manner. Whereas social change in sociological thought is formulated as from the traditional to the modern, the difference has been suppressed as “tradition,” thus preserving the homologizing perspective of modernity that disregards differences. In addition, presenting the private experience of Europe as universal is an indication of the organic bond between Euro-centralist discourse and social science with its one-directional, linear and essentialist form. Indeed, the statement, “The country that is more developed industrially only shows, to the less developed, the image of its own future,” by Marx has been used in sociological literature as a fundamental assumption during the construction of a modernization project. Thus, a Euro-centralist social sciences understanding with claims of universality has been developed that positions itself in the center and that others those not belonging to itself. Even though the effects and dimensions of Euro-centralist practices are presented differently by the researchers in the field, we are of the opinion that Arif Dirlik has put forth the most comprehensive judgment by stating that “Eurocentrism is the product of an unusual desire and effort put forth for organizing knowledge about the world in a systematic whole. Other societies that strive in vain to catch the West by imitating it in its Eurocentrism, linear and one-way “advancement” adventure have all been placed at certain spots behind the West. In this regard, sociology can be considered as a knowledge system that has not only been fitted to Western history but also established by that history. And of course, factors such as colonization and slave trade have always been ignored in “history.” The approach of the West that places itself in the center has resulted in reactions from the “periphery.” In this regard, cultural diversity was tried to be emphasized through the idea of multiple modernities; however, evaluation of the generated alternative modernities in comparison with Western modernity has strengthened the current understanding. A similar danger is present in the practices of culturality that is another alternative. The culturalist paradigm that considers the universality claim of the Western-centered mental structure as unnecessary generates new others by means of the belief in the superiority of its own culture. It tries to object to the Eurocentrism with a reductionist, reactionary and hegemonic structure by loading all areas of social experience to culture. However, it is exactly due to these characteristics that it turns into an approach that serves the existence of the current structure due to these characteristics. Eurocentrism and othering are the two main approaches that result in orientalism. These three concepts enlarge their scopes thus strengthening its hegemony. The West has started off from the East to define itself after which it has defined the East based upon itself. This definition results in pushing it to an “order” in the upcoming stages. One of the formative question of sociological thought, the reason for the initial emergence of industrial capitalism in the West points to another dimension of the discussions based on East/West comparisons. Indeed, the claims in Islamic societies regarding the lack of an autonomous bourgeoisie class, independent cities, autonomous law, rational law, private property and civil society have been put forth as an answer to this question. The claim that there is no civil society has especially been used in the analysis of Muslim societies. Whereas according to Bryan Turner, “the orientalist discourse on the lack of a civil society in Islam was a reflection of the basic political anxieties regarding political freedom in the West. In this regard, the problem of orientalism was not the Orient but the Occident. Later, these problems and anxieties were transferred to the Orient. Thus, Orient became a caricature of the West and not a representative of the East.” The orientalist discourse imposed its uniqueness once again by putting forth its “difference.” As an answer to the question of why capitalism emerged not anywhere else but Europe, Weber put forward the opinion that the aforementioned factors, “are prevented by the patrimonial nature of Islamic political institutions.” We are of the opinion that the problem is equivalent to accepting the whole world excluding the West as “abnormal” regardless of the reply given. However, responses to this and other similar questions/criticisms may lead to other problems. For instance, Sabri Ülgener, a representative of the Weber sociology in our country, seems as if he has accepted that capitalism is a precondition for advancement by stating that Islam has been an urban religion since its foundation. This attitude should be the product of a self-orientalist perception. And this type of perspective, in the simplest expression, enables an evaluation in the form of “Westernization for fighting the West.” 

___

  • Abrams, Philip. Historical Sociology. New York: Cornell University, 1982. Ahmad, Aijaz. Teoride Sınıf, Ulus, Edebiyat, Jameson, Salman Rüşdi, Edward Said Eleştirisi. trc. Ahmet Fethi. İstanbul: Alan Yayınları, 1995.
  • Aktay, Yasin. Tarih Bozumu, Tarih Sosyolojisi Denemeleri. İstanbul: Açılım Kitap, 2010.
  • Aktay, Yasin. “Modernleşme ve Gelenek Bağlamında Dini Bilgi ve Otoritenin Dönüşümü”. Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, İslamcılık içinde. 345-393. İstanbul: İletişim Yayınları, 2011.
  • Al-Azmeh, Aziz. İslamlar ve Moderniteler. trc. Elçin Gen. İstanbul: İletişim Yayınları, 2014.
  • Amin, Samir. Avrupa-merkezcilik, Bir İdeolojinin Eleştirisi. trc. Mehmet Sert. İstanbul: Chiviyazıları, 2007.
  • Asad, Talal. Dinin Soykütükleri, Hıristiyanlıkta ve İslamda İktidarın Nedenleri ve Disiplin. trc. Ayet Aram Tekin. İstanbul: Metis Yayınları, 2015.
  • Asad, Talal. Sekülerliğin Biçimleri, Hıristiyanlık, İslamiyet ve Modernlik. trc. Ferit Burak Aydar. İstanbul: Metis Yayınları, 2007.
  • Bhabha, Homi K.. Kültürel Konumlanış. trc. Tahir Uluç. İstanbul: İnsan Yayınları, 2016.
  • Bhambra, Gurminder K.. “Postcolonial Reflections on Sociology”. Sociology-The Journal of the British Sociological Association 50, no. 5, (2016): 964, Erişim 20.07.2017. http://wrap.warwick.ac.uk/81982
  • Bhambra, Gurminder K.. Moderniteyi Yeniden Düşünmek, Post-kolonyalizm ve Sosyolojik Tahayyül. trc. Özlem İlyas. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2015.
  • Bakic-Hayden, Milica. “Sürekli Çoğalan Oryantalizmler: Eski Yugoslavya Örneği”. trc. Birgül Koçak Oryantalizm Tartışma Metinleri içinde ed. Aytaç Yıldız. 355-374. Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2014.
  • Bauman, Zygmunt. Modernlik ve Müphemlik. trc. İsmail Türkmen. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2014.
  • Burke, Peter. Afişten Heykele Minyatürden Fotoğrafa Tarihin Görgü Tanıkları. trc. Zeynep Yelçe. İstanbul: Kitap yayınevi, 2016.
  • Chibber, Vivek. Post-Kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti. trc. Afife Yasemin Yılmaz. İstanbul: İletişim Yayınları, 2016.
  • Carr, Edward H.. Tarih nedir?. trc. Misket Gizem Gürtürk. İstanbul: İletişim Yayınları, 2016.
  • Dirlik, Arif. Postkolonyal Aura, Küresel Kapitalizm Çağında Üçüncü Dünya Eleştirisi. trc. Galip Doğduaslan. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2010.
  • Dirlik, Arif. “Culture against History: Politics of East Asian İdentity”. Development and Society 28, no. 2 (1999): 167-190.
  • Dirlik, Arif. “Global in the Local”. Global/Local içinde. der. R. Wilson-W. Dissanayake. 21-45. Durham and London: Duke University Press,1996.
  • Dirlik, Arif. Kriz, Kimlik ve Siyaset, Küreselleşme Yazıları. trc. Sami Oğuz. İstanbul: İletişim Yayınları, 2009.
  • Edgerton, Samuel. The Renaissance Re-discovery of Linear Perspective. New York: Harper and Row, 1976.
  • Florenski, Pavel. Tersten Perspektif. trc. Yeşim Tükel. İstanbul: Metis Yayınları, 2013.
  • Foucault, Michel. Nietzsche, Soybilim, Tarih, Felsefe Sahnesi, Seçme Yazılar 5 içinde. trc. Işık Ergüden. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2011.
  • Fukuyama, Francis. Tarihin Sonu mu? Der. Mustafa Aydın-Ertan Özensel. Ankara: Vadi Yayınları, 2002.
  • Go, Julian. “For a Postcolonial Sociology”. Theory and Society 42, 1 (January 2013): 25-55.
  • Gökalp, Ziya. Türkçülüğün Esasları. Ankara: Varlık Yayınları, 1968.
  • Gündüz, Mustafa. “Kültür ve Medeniyet Bağlamında Batı Merkezci Eğitim ve Eleştirisi”. İnsan & Toplum 3, sy. 6 (2014): 223-243.
  • Harvey, David. Postmodernliğin Durumu, Kültürel Değişimin Kökenleri. trc. Sungur Savran. İstanbul: Metis Yayınları, 2014.
  • Karaosmanoğlu, Kerem-Defne Karaosmanoğlu. “Avrupa-merkezciliği Eleştirmek: Çıkmazlar ve Alternatif bakışlar”. İnsan &Toplum dergisi 3, sy. 6 (2014): 49-68.
  • Kaya, İrfan. “Klasik Sosyolojide Nostaljik Paradigma ve İslamcılıkta Asr-ı Saadet Özlemi”. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 21, sy. 1 (Haziran 2017): 81-105.
  • Kavakçı, Merve. “Questioning Turkey’s Role Model Status: A Critical Examination of the Social and Political Implications of the Headscarf Ban in Turkey”. Doctoral thesis, Howard University, 2007.
  • Keskin, Ferda. Sunuş: Özne ve İktidar, Michel Foucault, Özne ve İktidar, Felsefe Sahnesi 2 içinde, trc. Işık Ergüden-Osman Akınhay. 11-24. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016.
  • Keyman, Fuat. “Edward Said ve Bir Modernite Eleştirisi Olarak Oryantalizm”. Uluslararası Oryantalizm Sempozyumu. İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü Yayınları, 2007.
  • Mutman, Mahmut. “Postkolonyalizm: Ölü bir Disiplinin Hatıra Defteri”. Toplumbilim Postkolonyal Düşünce Özel Sayısı. 25, (Ekim 2010): 117-128.
  • Nietzsche, Friedrich. Ahlakın Soykütüğü. trc. Orhan Tuncay. İstanbul: Gün Yayıncılık, 2005.
  • Nietzsche, Friedrich. Şen Bilim: Ana Metin 1. trc. Ahmet İnam. İstanbul: Say Yayınları, 2004.
  • Panofsky, Erwin. Gotik Mimarlık ve Skolastik Felsefe, Ortaçağda Sanat, Felsefe ve Din Arasındaki Benzerliklerin İncelenmesi. trc. Engin Akyürek. İstanbul: Kabalcı Yayınları, 2014.
  • Phillips, Anne. Multiculturalism without Culture. New Jersey: Princeton University Press, 2007.
  • Prakash, Gyan. “Writing Post-Orientalist Histories of the Third World: Perpectives from Indian Historiography”. Comparative Studies in Society and History 32 (April 1990): 383-408.
  • Said, Edward S.. Şarkiyatçılık, Batı’nın Şark Anlayışları. trc. Berna Ülner. İstanbul: Metis Yayınları, 2001.
  • Sanjay Seth, “Historical Sociology and postcolonial Theory: Two Strategies for Challenging Eurocentrism”. International Political Sociology 3 (September 2009): 334-338.
  • Sarıbay, Ali Yaşar. Takdim yazısı, Patrick Haenni, Piyasa İslamı, İslam suretinde Neo-Liberalizm içinde, trc. Levent Ünsaldı. Ankara: Heretik Yayınları, 2014.
  • Sarup, Madan. Post-yapısalcılık ve Post-modernizm. trc. A. Baki Güçlü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997.
  • Sayın, Zeynep. Sunuş. Tersten Perspektif içinde trc. Yeşim Tükel. İstanbul: Metis Yayınları, 2013: 7-14.
  • Sayyid, Boby S.. “Kötü Niyet: Anti-Özcülük, Evrensellik ve İslamcılık”, trc. Nuh Yılmaz, Tezkire 18 (2000): 71-87.
  • Sayyid, Boby S.. Fundamentalizm Korkusu, Avrupamerkezcilik ve İslamcılığın Doğuşu, trc. Ebubekir CeylanNuh Yılmaz (Ankara: Vadi Yay., 2000.
  • Sunar, Lütfi. “Weber’in Tarihsel Şehir Sosyolojisi: Modern Toplumun Temeli Olarak Şehir”. Sosyoloji Dergisi 3, sy. 22 (2011): 423-442.
  • Spivak, Gayatri Chakravorty. Madun Konuşabilir mi?. trc. Dilek Hattatoğlu-Gökçen Ertuğrul-Emre Koyuncu. Ankara: Dipnot Yayınları, 2016.
  • Stauth, Georg-Bryan S. Turner. Nietzsche’nin Dansı, Toplumsal Hayatta Hınç, Karşılıklılık ve Direniş. trc. Mehmet Küçük. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 2005.
  • Sunar, Lütfi. “Şarkiyatçılığı Niçin Yeniden Tartışmalıyız?” Uluslararası Oryantalizm Sempozyumu. İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü Yayınları, 2007.
  • Turner, Bryan S.. Oryantalizm, Postmodernizm ve Globalizm. trc. İbrahim Kapaklıkaya. İstanbul: Anka Yayınları, 2002.
  • Turner, Bryan S.. Max Weber ve İslam, Eleştirel bir Yaklaşım. trc. Yasin Aktay. Ankara: Vadi Yayınları, 1997.
  • Turner, Bryan S.. Max Weber, From History to Modernity. London and New York: Routledge, 1993.
  • Ülgener, Sabri F.. Zihniyet ve Din. İstanbul: Der Yayaınları, 1981.
  • Yardımcı, Sibel. “Canavar: Kültüralizm Ne Zamandı?”. www.e-skop.com. e-skop dergi. 10/2012. sayı 3, erişim 19.07.2017 http://www.e-skop.com/skopdergi/canavar-kulturalizm-ne-zamandi/928
  • Young, Robert J.. Postkolonyalizm, Tarihsel bir Giriş, trc. Burcu Toksabay Köprülü-Sertaç Şen. Ankara: Matbu Yayınları, 2016.
  • Wallerstein, Immanuel. “Eurocentrism and Its Avatars: The Dilemmas of Social Science”, New Left Review 226, (Kasım-Aralık 1997): 93-108.
  • Weber, Max. The Agrarian Sociology of Ancient Civilizations. trc. Richard I. Frank. London: Verso Books, 1988.
  • Zizek, Slavoj. Kırılgan Temas. trc. Tuncay Birkan. İstanbul: Metis Yayınları, 2011.