Excavations at the mound of Van fortress-2011

Van Kalesi Höyüğü, Tuşpa Sitadeli'nin hemen kuzeyinde, onunla aynı doğrultuda uzanır. Doğu-batı ekseninde ise yaklaşık 750 m uzunluğunda olan höyüğün, güneyinden geçen yol ve kuzeyindeki modern yapılaşma güney-kuzey eksenindeki sınırlarının saptanmasını zorlaştırmaktadır. Höyük belgeleme sistemi, topografık özellikleri ve yüzey bulguları göz önüne alınarak üç ana bölgeye ayrılmıştır. Batısından başlayarak ortalarına kadar uzanan ve modern bir yol tarafından bölünen alan A Alanı, orta kısmı "B Alanı" ve en doğudaki bölümü ise "C Alam" olarak adlandırılmıştır (Fig. 2). 1989-1991 yılları arasında Prof. Dr. M. Taner Tarhan başkanlığında A Alam'nın batı uç noktasında açılan 3 açmada Ortaçağ, Geç Demir Çağ, Urartu ve îlk Tunç Çağı tabakaları kısmen incelenebilmiş; iki evreli olarak tanımlanan Urartu tabakasının erken evresine ait, açma sınırları dahilinde 15 odadan oluşan bir mimari kompleks ortaya çıkarılmıştır. Tarafımızdan 2010 yılında başlayan ikinci sezon kazı çalışmaları da aynı alanlarda sürdürülmüştür. 2011 kazı sezonunda yine A Alam'ndaki çalışmaların yanı sıra B Alanı'nda da kazı çalışmalarına başlanmıştır. A Alanı höyüğün ova düzeyinden en yüksek olduğu bölgedir. Bu nedenle tabakalanmanın daha iyi izlenebileceği ön görülmüştür. A Alanı Tuşpa Sitadeli'nin mimari unsurlarının da ova düzeyine en yakın konumlandığı bölgedir. Höyüğün hemen güneyinde (Yaklaşık 90 m) teraslar yaparak ova düzeyine kadar inen Urartu yapılarının, surlarının duvar kalıntıları, ana kayaya açılmış temel yatakları açık bir şekilde izlenebilmektedir. Topografık açıdan kaleye erişim için en uygun alanlar yine bu bölümde yer alır. Prof. Dr. Tarhan başta olmak üzere birçok araştırmacı bu alanda, Yeni Saray bölümünün, höyüğe bakan alçak yamaçlarında "Rampalı Yol" olarak tanımlanan alandan kaleye ulaşımın sağlandığını öne sürmektedirler. Dolayısıyla A Alanı, başkent Tuşpa'nın Aşağı Kenti'nin kaleyle bağlantısına yaya ve araç ulaşımına olanak tanıyan en elverişli bölge olarak ön plana çıkmaktadır. 2011 çalışmalarında Höyüğün tüm tabakalarına ilişkin mimari katmanlar ve buluntulara ulaşılmıştır. Yukarıda da değindiğimiz gibi geç tabakayı iki farklı evrede kullanılan mezarlık alanı oluşturmaktadır. Hıristiyan ve tslami Dönem gömüleri aynı alanda izlenebilmektedir. Buluntu ve tabakalanmanın ön verileri, mezarlık alanının kullanımının kronolojisi konusunda henüz net bilgiler vermemekle birlikte; Hıristiyan gömülerin daha erken olduğuna dair stratigrafık veriler ve buluntular mevcuttur.Mezarlar hemen hemen tüm açmalarda izlenebilen iki evreli bir mimari tabakayı büyük oranda tahrip etmiştir. İşlenmemiş taşlardan 80-100 cm kalınlıkta inşa edilen temel üzerinde yükselen kerpiç bedenli duvarların oluşturduğu mimari, birbirileriyle bağlantılı kare ve dikdörtgen oda ve salonlardan meydana gelir. Söz konusu yapı katının kronolojisiyle ilgili kimi ön veriler elde edilmekle birlikte gelecek kazı sezonlarında tarihlendirme noktasında daha net bilgilere ulaşacağımızı umut etmekteyiz. Söz konusu yapı katlarının altında, A Alanı'nın çeşitli noktalarında Urartu dönemi yapı katlarına ulaşılmıştır. Höyüğün büyük bölümüne yayıldığı anlaşılan Urartu yapıları yaklaşık 1 m kalınlığında duvarlara sahiptir. Tabanı kireçtaşı kırıntılarının sıkıştırılmasıyla oluşturulan bu yapılar da birçok alanda mezar çukurları tarafından tahrip edilmiştir. Bu noktada 1989-1991 kazı sezonundan edinilen Urartu tabakalanmasıyla ilgili veriler de değerlendirildiğinde en azından üç evreli bir Urartu mimarisi karşımıza çıkmaktadır. 2011 yılı kazılarında da 1989-1991 yılı kazılarında ortaya çıkarılan ve Urartu'nun erken evresi olarak tanımlanan yapı kalıntılarının altında, daha erken bir evreye ait olabilecek buluntu ve mimarinin izleri saptanmıştır. Bu durum höyüğün tabakalanmasında yeni bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine kronolojiyi yansıtması açısından önceki kazı çalışmalarında erken Urartu katmanı olarak tanımlanan mimarinin altından gelen dolgu toprak ve onunla ilişkili mimari, Urartu yapı katlarının kronolojisini daha erkene götürmektedir. Ancak bu alanda bulunan fibula biçim olarak 7. yüzyıl katmanlarında ortaya çıkarılanlarla aynı özellikleri göstermektedir. Aynı alanda ortaya çıkarılan kırmızı astarlı çanak çömlekler, demirden ok uçları ile bir olta iğnesi, Urartu karakterini yansıtan diğer buluntulardandır. Höyükte yine A Alanı'ndaki bazı açmalarda Urartu tabakasının altında, değişik noktalarda yine Ortaçağ mezarları tarafından tahrip edilmiş bir İlk Tunç Çağı tabanı da ortaya çıkarılmıştır. Böylelikle Van Kalesi Höyüğü'nün İlk Tunç Çağı'ndan 20. yüzyıla kadar uzanan tabakalanmasına dair mimari bulgular ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu tabakaların kronolojisi üzerindeki tespitlerimiz gelecek kazı sezonunda yapacağımız çalışmalar ile daha da netleşecektir. Höyüğün ortasına denk gelen B Alanı'nda (A Alanının yaklaşık 270 m kadar doğusunda) 10x10 m boyutlarında üç açma açılmıştır. B Alanı'nda sürdürülen kazı çalışmalarında yüzey toprağının hemen altında mimari kalıntılara rastlanmıştır. Yine bu mimariyle ilişkili çok sayıda tandır, ocak ve yan donanımları ortaya çıkarılmıştır. Yüzey toprağına çok yakın bu mimari tabakanın büyük bölümü plan vermeyecek durumda tahrip olmuştur. Geçmiş yıllarda bu alanda sürdürüldüğünü bildiğimiz tarım faaliyetleri bu tahribata neden ol-muştur. Açılan üç açmanın daha çok doğu plan bölümlerinde izlenebilen 15 adet tandır, ocak ve bunlarla ilişkili depolama ve kül çukurları buranın olasılıkla kamusal alana hizmet eden, ihtiyaçlarını karşılayan bir üretim birimi olduğu fikrini güçlendirmektedir. Söz konusu alanda bulunan İlhanlı Dönemi'ne ait sikkeler 13-14. yüzyıla tarihlenmektedir. Yine bir tandırın hemen yanı başında in-situ durumda bulunan 2 adet sırlı tabak 13-14. yüzyıl Selçuklu üslubunu yansıtmaktadır. 2011 kazı sezonu buluntularının en dikkat çekeni, bir Ortaçağ çukuru içinden çıkan İlk Tunç Çağı seyyar ocağı olmuştur. Elazığ-Malatya, Erzurum-Sos Höyük gibi merkezlerde de ortaya çıkarılan at nalı biçimli ocak Van Gölü Havzası için bir ilktir.

___

Forbes, T. B. 1983 Urartian Architecture, Oxford, B.A.R.

Kleiss, W. 1978 "Bastam and the East of Urartu", G. Leni - L. B. Zekiyan (eds.), Atti del Primo Simposio Internazionale di Arte Armena, 28-30 Giugno 1975,Venice San Lazzaro: 395-402.

1979 (ed) Bastam I: Ausgrabungen in den urartaischen Anlagen 1972-1975, Berlin.

1980 "Bastam, an Urartian Citadel Complex of the Seventh Century, B.C." American Journal of Archaeology 84: 299-304.

Konyar, E. 2011 "Excavations at the Mound of Van Fortress / Tuspa", Colloquium Anatolicum X: 147-166.

Martirosjan, A. A. 1964 Armenia in the Bronze Age and Early Iron Age (in Russian), Erevan, Academy of Science of the Armenian Soviet Socialist Republic.

Sevin, V. 1994 "The Excavations at the Van Castle Mound", A. Çilingiroğlu - D. H. French (eds.), Anatolian Iron Ages III. Anadolu Demir Çağları 3. The Proceedings of the Third Anatolian Iron Ages Colloquium held at Van, 6-12 August 1990/ III. Anadolu Demir Çağları Sempozyumu Bildirileri Van, 6-12 Ağustos 1990, Ankara: 221-228.

Tarhan, M. T. 1989 "Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazdan - 1987", KSTX/1: 369-428.

1994 "Recent Research at the Urartian Capital Tushpa", Tel Aviv 21: 22-57.

2000 "Tuşpa-Van Kalesi Demirçağ'ın Gizemli Başkentinde Yapılan Araştırmalar ve Kazılar", O. Belli (ed.), Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Üniversitesi, Ankara: 191-200.

2003 "Urartu Başkenti Tuşpa-Van Kalesi/The Urartu Capital Tushpa: Van Citadel", F. Özdem (ed.), Urartu: Savaş ve estetik/ Urartu: War and Aesthetics, Istanbul: 85-105.

2011 "Başkent Tuşpa / The Capital City Tushpa", K. Köroğlu - E. Konyar (eds.), Urartu: Doğuda Değişim / Transformation in the East, Istanbul: 286-333.

Tarhan, M. T. - V. Sevin 1990 "Van Kalesi ve Eski yan Şehri Kazıları 1988", KSTXI/I: 355-375.

1991 "Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazıları, 1989", KST XII/II: 429-456.

1992 "Van Kalesi ve Van Şehri Kazıları 1990 Yılı Çalışmaları", Belleten LVI(217): 1081-1099.

1993 "Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazıları, 1991", KST XIV/I: 407-429.