Kentlerin Kutuplaştıran Yüzü: Güvenlikli Siteler

Günümüz kentlerinde güvenlikli sitelerin oranı gün geçtikçe artmaktadır. Güvenlikli sitelerin sayısının artmasının temel nedeni neo-liberal ekonomi politikaları ve orta sınıf için idealize edilen yaşam biçimidir. Orta sınıfa hitaben idealize edilen bir yaşam biçimi olarak güvenlikli siteler mekânsal ayrışmanın fiziksel ve sembolik yönünü gözler önüne sermektedir. Kapitalizmin ördüğü sembolik duvarlar kendisini güvenlikli sitelerin tel örgülerinde görünür kılmaktadır. Kentin bir yanı yoksullukken diğer yanı idealize bir yaşama işaret etmektedir ve böylelikle mekânsal ayrışmanın temelleri atılmaktadır. Mekânsal ayrışma aynı zamanda sınıflar arasında bir korku durumu yaratmaktadır. Aynı sınıfa mensup bireyler için bizden olan iyi ve güvenilirdir duygusu oluşmaktadır. Tekinsiz ve korku yaratan yabancılara karşı biz duygusunun hâkim olduğu güvenlikli siteler inşa edilmektedir. Kapitalizm kentsel yaşamın içerisine korku pompalayarak güvenliği bir ihtiyaç haline getirmektedir ve böylelikle güvenlikli siteler bir tüketim nesnesine dönüşmektedir. Güvenlikli konutlar ve mekânsal ayrışma makalenin temel sorunsalını oluşturmaktadır. Bu makalede kentlerin kutuplaştıran ve ayrıştıran bir yüzü olarak güvenlikli siteler ele alınmaktadır. Güvenlikli sitelere ilişkin tarihsel bir analiz ortaya konulmaktadır. Güvenlikli siteler kapitalizm, mekânsal ayrışma ve orta sınıf bağlamında irdelenmektedir. Bir olgu olarak kent başlığı adı altında kent olgusu incelenmektir. Kent olgusunun sosyolojik bir değerlendirilmesi ortaya konulmaktadır. Ardından kentsel mekânda güvenlikli sitelerin ortaya çıkışı tarihsel bir şekilde ele alınmaktadır. Tarihsel olarak güvenlikli sitelerin ortaya çıkışı ile orta sınıf arasındaki ilişki açığa çıkarılmaya çalışılmaktadır. Kentin kutuplaştıran ve ayrıştıran bir yüzü olarak güvenlikli siteler ile mekânsal ayrışmanın taşıyıcısı olan orta sınıf arasındaki ilişki tarihsel bir şekilde sunulmaktadır. Bu makalede detaylı olarak güvenlikli siteler ve orta sınıf ilişkisi mekânsal ayrışma ve kapitalizm bağlamında değerlendirilmektedir.

The Polarizing Face of Cities: Gated Communities

In today's cities, the rate of the gated communities is increasing day by day. The main reason for the increase of the number of gated communities is neo-liberal economic policies and the idealized way of life for the middle class. As an idealized lifestyle for the middle class, gated communities reveal the physical and symbolic aspects of spatial segregation. The symbolic walls built by capitalism make itself visible on the fence of the gated communities. While one side of the city is in poverty, the other side points to an idealized life, and thus the foundations of spatial segregation are laid. Spatial segregation also creates a state of fear between classes. For individuals belonging to the same class, there is a sense of being good and reliable from us. Gated communities are built with a sense of us against uncanny and fearful strangers. By pumping fear into urban life, capitalism turns security into a need, and thus gated communities turn into an object of consumption. Secure residences and spatial segregation constitute the main problematic of the article. In this article, gated communities are discussed as a polarizing and separating faces of the cities. A historical analysis of gated communities is presented. Gated communities are examined in the context of capitalism, spatial segregation and middle class. Urban phenomenon is examined under the title of city as a phenomenon. A sociological evaluation of the urban phenomenon is presented. Then, the emergence of gated communities in urban space is discussed in a historical way. Historically, the relationship between the emergence of gated communities and the middle class has been tried to be revealed. The relationship between gated communities as a polarizing and separating facet of the city and the middle class, which is the carrier of spatial segregation, is presented in a historical way. In this article, the relationship between gated communities and the middle class is evaluated in the context of spatial segregation and capitalism.

___

  • Akalın, M. (2016), “Mekânsal Ayrışmanın Bir Yeni Biçimi Olarak Kapalı/ Kapılı Siteler: Akkent Konutları Örneği”, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 2, s. 923-956.
  • Aliağaoğlu, A. (2015), “Balıkesir Şehrinde Güvenlikli Siteler, Çağdaş Kent Örneği”, Doğu Coğrafya Dergisi, C. 20, S. 34, s. 157-170.
  • Aydın, S. (2012), “İstanbul’da ‘Orta Sınıf’ ve Kapalı Siteler”, İdeal Kent Dergisi, S. 6, s. 96-123.
  • Bauman, Z., (2001), Parçalanmış Hayat, çev, İ. Türkmen, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Berköz, L. (2012), “Güvenlikli Yerleşimler: Konut Kullanıcılarının Yaşam Tercihlerindeki Değişim”, İdeal Kent Dergisi, S. 6, s. 172-189.
  • Doğan, S. (2012), “Fiziksel Duvarlar, Sembolik Sınırlar ve Yamalı Bir Şehir Olarak İstanbul”, İdeal Kent Dergisi, S. 6, s. 154-171.
  • Harvey, D. (2002), “Sınıfsal Yapı ve Mekânsal Farklılaşma Kuramı”, 20. Yüzyıl Kenti, edt. Bülent Duru ve Ayten Alkan, Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, s. 147- 173.
  • Koyuncu, A. (2011), “Sosyoloji Kuramlarında Kent”, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, S. 25, s. 31-56.
  • Kuppinger, P. (2012), “Dışlayıcı Yeşillik: Kahire’de Güvenlikli Siteler”, İdeal Kent Dergisi, S. 6, s. 1039.
  • Marmasan, D. (2014), “Bir Mekânsal Ayrışma Modeli Olarak Modern Gettolaşma: Televizyon Reklamları Üzerine Bir İnceleme”, Global Media Journal, C. 5, S. 9, s. 219-242.
  • Yılmaz, M. (2012), “Küreselleşme ve Kentsel Yoksulluk: Sosyolojik Bir Perspektif”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, C. 1, s. 257-287.
  • Yücebaş M. (2013), “Orta Sınıflar ve Modern Gettolarda Ayrıcalıklı Yaşam”, İnsan Bilim Dergisi, S. 2 (1), s. 21- 38.