Turkish-Greek Relations: 1999-2000

Bu makalenin amacı, 1999-2010 yılları arasında Türk-Yunan ilişkileri örüntüsünde meydana gelen değişimi incelemek ve ikili ilişkilerin gelecekteki seyri üzerinde durmaktır. Bu makalenin savı, 1999’dan 2010’a dek iki ülke ilişkilerindeki değişimde ana rolün Avrupa Birliği üyelik şartlılığı ve 1999’da iki ülke arasında beklenmedik bir şekilde gelişen sivil diplomasiye ait olduğudur. Önceleri, TürkYunan ilişkileri, bazı durumlarda iki ülkeyi neredeyse savaşın eşiğine sürükleyen teritoryal ihtilaflar tarafından yönlendiriliyor ve dolaysıyla da oldukça inişli çıkışlı bir seyir izliyordu.1955 ve sonrasında özellikle Kıbrıs meselesi ve 1980’lerde Ege Denizi ile ilgili anlaşmazlıklar ikili ilişkileri zehirleyen en önemli faktörlerdi. Göreceli olarak daha önemsiz bir seviyede de olsa Ortodoks Rum Azınlık ile Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı da ikili ilişkilerde ayrı bir anlaşmazlık unsuru idi. Üstelik, 1999 öncesi ikili ilişkilerde belirleyici rol oynayan etnik milliyetçilik, 1999 sonrası yerini AB faktörü ve sivil diplomasinin tetiklediği yakınlaşma sayesinde daha pragmatist, araçsalcı ve demokratik bir yaklaşıma bıraktı

TURKISH-GREEK RELATIONS: 1999-2010

This paper intends to elaborate on the substantial shift in the pattern of Turkish-Greek relations between 1999 and 2010 and the future prospects for the course of bilateral relations. It is my contention that the European Union membership conditionality and the civil diplomacy triggered by the unexpected earthquakes in both countries in 1999 have been the principal factors in inducing the positive shift in the bilateral relations between 1999 and 2010. Previously, TurkishGreek relations followed a chequered path, determined largely by their territorial disputes, which brought the two states at times almost at the brink of war. Cyprus has played the major factor plaguing bilateral relations post 1955 along with those pertaining to the Aegean Sea post 1980s. The state of Greek Orthodox and Muslim Turkish minorities has also provoked frictions, though at a relatively less important level. Prior to 1999, ethno-nationalism played a determining role in bilateral relations. This was afterwards replaced by a more instrumentalist, pragmatist and democratic approach owing to the EU factor as well as civil diplomacy