Doğu Asya’nın İnsan Hakları Perspektifine Bir Bakış

Son yıllarda iktisadi kalkınma sürecinde çok başarılı bir performans sergileyen Doğu Asya ülkeleri, artan özgüvenlerinin de etkisiyle, insan hakları alanında ‘evrensellik’ iddiasında bulunan Batılı liberal yaklaşımı sorgulamaya başlamışlardır. Başta Çin olmak üzere, bu ülkeler insan haklarına yönelik kendi yaklaşımlarının ‘Asya’ya ait değerler’in belirleyici olduğu bir siyasal, toplumsal ve kültürel bağlam içinde şekillendiğini ileri sürmektedirler. Batılı liberal yaklaşım bireyi öncelerken, bireyi ve toplumu birbirinin tamamlayıcı unsuru olarak gören Doğu Asya’nın ‘holistik’ (bütünlükçü) yaklaşımı topluma öncelik vermektedir. Batılı liberal yaklaşım, insan haklarını bir amaç olarak görürken, Doğu Asya ülkeleri insan haklarını daha üstte gördükleri hedef ve değerlere ulaşmada bir araç olarak görmektedir. Bu makalede esas itibariyle şu soruya yanıt aranmaktadır: ‘Asya’ya ait değerler’den neş’et ettiği ileri sürülen Doğu Asya’nın insan hakları tasavvuru, baskıcı rejimlerin ürettiği bir bahaneden mi ibarettir, yoksa insan haklarının tüm dünyada daha fazla yaygınlık kazanmasını sağlayacak bir katkı mıdır?

A Glance at the East Asian Perspective of Human Rights

The rising self-confidence of East Asian countries, which have been displaying an impressive economic performance for a number of decades, has played a major part in the region becoming a locus of objections to the ‘universality’ claim of the liberal approach to human rights. These countries, first and foremost China, assert that their own conception of human rights derive from their peculiar political, social and cultural contexts which are largely shaped by ‘Asian values’. Western liberal approach accords priority to the individual, whereas East Asia’s holistic approach, that considers the individual and society as complementary of one another, prioritises the community. Western liberal conception of human rights perceives human rights as an end in itself, while East Asian countries consider human rights as an instrument for achieving higher goals. The most fundamental question which this essay seeks to illuminate is this: Is the East Asian conception of human rights, which is said to originate in the ‘Asian values’, simply an excuse used by repressive regimes to evade human rights obligations, or a major contribution which will facilitate the spread of human rights worldwide